Topkapı Sarayı

Reşad Ekrem Koçu
“Bazen hakikaten padişahlığa layık kimseler bir komplonun kurbanı olup atılmış, nice liyakatsizler de huzur ve sükun içinde tahtlarında ölmüşlerdir…”
" İnsana, bir imparator, maşukasını kolundan tutar ve ağuşuna çeker gibi geliyor!.. Hayır efendim, hakikaten seven hoyrat olamaz, aşk vuslatında cebir yoktur."
Sayfa 211Kitabı okudu
Reklam
Bütün tebaasının malı ve canı iki dudağı arasında çıkacak emre bağlı padişahlar, askeri ihtilallerde öyle bir acze düşmüşlerdir ki, yüzlerine karşı pervasızca hitaptan ve hatta hakaretten çekinilmemiştir.
Sayfa 52 - Doğan Kitap
“Kösem, gökyüzünde elmas gibi parlayan yıldızlara benzer, aslında cehennemi bir ateş külçesidir…”
Sayfa 180Kitabı okudu
Saray odunluğu maalesef günümüze kalmamış.
Sarayın odun ambarı 16. asırda bir cinayete sahne olmuştu. 17. asır ortasında ise tarihi bir idam fermanının tatbik edildiği yer oldu. Sultan IV. Murad zamanında asrın büyük şairi, Türk hiciv edebiyatının büyük üstadı Nef'î, bu padişahın gazabına uğrayarak burada idam olundu. ... Şairin cesedi Saray-ı Hümayun'un deniz kenarındaki Balıkhane Kapısı önünden denize atıldı.
Sayfa 30 - Doğan Kitap
Reklam
İnsana, bir imparator, maşukasını kolundan tutar ve aguşuna çeker gibi geliyor!.. Hayır efendim, hakikaten seven hoyrat olamaz, aşk vuslatında cebir yoktur.
Sayfa 211 - Doğan Kitap
“ Türk’ün bütün samimiyet ve şecaatiyle ve ilmiyle, irfanıyla, sanatıyla İslam dünyasına yaptığı büyük hizmetleri maalesef Müslüman Arap alemi takdir edemedi. Hoş biz de takdir beklemedik…”
... Bu kanlı sahneler bakımından Bab-ı Hümayun önünde rekor, Hicri 1069, Miladi 1658-1659 yıllarında kırılmıştır. Köprülü Mehmed Paşa'nın sadaretine rastlar. Anadolu'da isyan etmiş olan Abaza Hasan Paşa ile yâranı Halep'te pusuya düşürülüp tenkil edilmiş ve o yıl içinde 10.000 kişi idam olunmuştu. ...
Sayfa 25 - Doğan Kitap
“İstanbul’da oturup da Topkapı Sarayı Müzesi’ni gezip görmeyenler, gözlerini eşsiz bir güzellikten ve ihtişamdan mahrum ettiklerini bilmelidirler. İhmal edilecek ziyaret değildir…
Reklam
“Zalimler, katiller… İşte Kelamullah, beni hangi hükümle öldürüyorsunuz!..” (Sultan İbrahim)
Sayfa 202Kitabı okudu
“Ne kendi eyledi rahat, ne halka verdi huzur, Yıkıldı gitti cihandan, dayansın ehl-i kubur…”
“Dördüncü Murat’ın cülusunda asker cülus bahşişi ve terfi istemeyeceğine söz verdiği halde bir müddet sonra bahşiş ve terfi diye yine ayak diremişti. Hazine tamtakır olduğundan sarayın altın ve gümüş eşyası eritilip para kesilmiş ve askere bahşiş ile terfileri verilmişti…”
Padişahın sonsuz kuvvet ve salahiyetinden bahsetmiştim. Unutmamalıdır ki, yer yüzünde her zaman ve her yerde son söz daima kuvvetin ve elindeki silahındır. Bir askeri ihtilal, yeniçerilerin veya sipahilerin İstanbul'da silahlı ayaklanması, Osmanlı padişahları için daima büyük bir tehlike teşkil etmiş ve eğer tahttan indirilmesi isteniyorsa, istisnasız tahttan indirilmişlerdir.
Sayfa 52 - Doğan Kitap
Yine Evliya Çelebi, alayın geçeceği yolda, halk nizamı bozacak olursa, yolun intizamını temine memur tulumbacıların, halkın üzerine türlü şaklabanlıklarla ve türlü tatlı latifelerle su dökerek, onları geri çekilmeye mecbur ettiklerini söylüyor. Sopa yerine su, alayın neşe ve şetaretini bozmamak için ne güzel inzibati tedbirdir.
Sayfa 37 - Doğan Kitap