Tramvay Gönderileri

Tramvay kitaplarını, Tramvay sözleri ve alıntılarını, Tramvay yazarlarını, Tramvay yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
- birbirine karışan çam ve incir ağacı kokularıyla birlikte bağbozumu zamanı onlara eklenen bir başka kokuyu daha çekerdik içimize: Can çekişen yaz mevsiminin ılık ve kıpırtısız havasına yayılan, mayalanmaya yüz tutmuş şıranın o yoğun ve biraz yapışkan kokusunu; ve akşam alacasında ağaçlı yoldan son fıçıları taşıyan arabalar geçerken, arabaların arkasın da oturan, henüz ergenlik çağına ulaşmamış küçük toplayıcı kızların sarkan bacakları, güneşin altın sarısına çevirdiği, mor üzüm lekeleriyle benekli o bacaklar, çiçek ve gülüş rengi perçemler gibi sallanırdı. →
Sayfa 72 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
-ve, rüzgârlı günlerde, dış duvar boyunca bahçeyi çevreleyen, yarısı servi, yarısı sedir, o biraz kasvetli ağaçların en sondakinden uzanan bir dal ucunun, sanki biri zorlayıp açmaya çalışıyormuş gibi, pencerenin parmaklığında çıkardığı sert tırmalama sesi. .
Sayfa 71 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
O iğrenç duvar kâğıdı büyük olasılıkla bir önceki kuşaktan kalmaydı ve bir çocuğun geçici olarak kullanacağı bir odada onu değiştirmeye gerek görmemişlerdi besbelli; oysa, o sıralar çirkinliğine kayıtsız kalmış olsam da bir yönüyle (her yaz onunla yeniden karşılaşmanın alışkanlığı belki) beni kalıcı biçimde etkilemiş olmalıydı, bugün hâlâ ayrıntılarıyla görür gibi oluyorum onu, mum üflendiğinde ve eylül aylarının boğucu ılıklığında, görmekten çok, sanki belli belirsiz duyumsayabilirmişim gibi, gri-yeşil bir zemin üstünde büküle büküle ve dikine yükselen tüylü soluk saplarının iki yanına değişmeceli yerleştirilmiş o dev haşhaş çiçeklerinin kara lekeleri sarıyor çevremi; bu lekeleri, bu bulanık biçimleri, yatağımı saran cibinliğe çarpan bir böceğin vızıltısından ayrı tutmak olanaksızdı o karanlıkta.. ve kırların gece gürültüleri gelirdi o sırada pencereden: Ağustosböceklerinin kulakları sağır eden gürültüsü, sanki ansızın yerini, uzaktan uzağa, bir çiftlikten öbürüne, birbirini yanıtlayan, öfkeli, kızgın ya da ağlayan çocuklar gibi şikayetçi köpek havlamalarına bırakacakmış gibi kesilirdi.
Sayfa 71 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
Başına buyruk kent dokusunun boğuk uğultusuyla her yandan sardığı hastane, çiğ bir çağdaş biçimle inşa edilmiş ikisi üçü dışında hepsi birbirini andıran pavyonları, keşişler için yapılmışa benzer sessiz avlularıyla, çalkantılı ve kırılgan karmaşanın ortasında boğulup kalmış bir adacıktı sanki, kendin- de bir varlık, içine kapalı, zımparalanmış ve cilalanmış, küçül- tülmüş bir evrendi ve doğumhaneden morga, kısa yoldan (ya da yoğunlaştırılmış biçimde) doğumundan can çekişmesine ve geri dönülmez biçimde çürüyüp yok olmasına dek, arada da tüm olası sapmalar ve aykırılıklardan geçerek, insan makinesinin birbirini izleyen hallerini seriyordu gözler önüne. .
Sayfa 70 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
..yabanıl şefkatle, nüfuz edilmesi olanaksız, kurumuş meşin yüzünü eğen kadın arasında bir tür antlaşma, gizli bir bağ vardı sanki, sessiz bir suç ortaklığı, çağların gerisinde kimbilir ne zaman mühürlenmiş, zamandan ve ölümden daha güçlü bir bağlaşma var gibiydi. .
Sayfa 70 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
Karanlık koridorların uzun labirentinde sersemlikle karışık bir keder içinde süzülüp giden, kül rengi pudralar sürülmüş, tanımsız, soluk bir tragedya maskesi; gözaltı torbaları, çökmüş yüz etleri ve sarkık ağız uçlarıyla boşlukta asılı duran bir yüz, bir mutsuzluk imgesi, belki de birbirine eklenmiş bir dizi mutsuzluk ... .
Sayfa 63 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
.. hareketin doğurduğu rüzgârla kanat gibi çarpan perdelerin yanı sıra, şimdiden biraz kafayı bulmuş ya da sadece neşeli bir kalabalığın bağırıp çağrışmaları, şarkıları saçılırdı dört bir yana; önce ara ara yankılanan, uzaklardan gelen, sonra yavaş yavaş yükselen bu sesler, tramvay dut ağaçlı yolun ucundan geçtiğinde birdenbire patlar, sonra yavaş yavaş uzaklaşır, saatlere ve gölgelerin hareketine göre taşların üstünde oradan oraya taşınan, üstüne çiçekli bir kreton örtülmüş okuma koltuğunda bir tür korkuluk gibi yatan annemin ağır ağır can çekiştiği bahçede çamların, tozlu defne çalılarının, kenarlarına süsenler dikilmiş sık ağaçlıkların arkasında sönüp giderdi. .
Sayfa 60 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
- ve sessizlik, yalnızca, zaman zaman, orada burada tepesi kırılan o kırışıklardan birinin serin şırıltısı, artık mavi olmayan, gittikçe kararan bir tür şişe yeşilindeki suyun yüzüne tunç yansımaları düşüren günbatımı ışıltıları, ... sonunda kapkara kesilen deniz ve o kapkara sessizlikte bir fenerin hafif kızılımsı ışığında seçilen güverte, olduğu yerde hafifçe sağa sola yalpalanan kayık, yıldızlı göğe doğru yükselen ve bir takımyıldızdan öbürüne tembel tembel salınan kapkara direk ... .. suyun hafif şıpırtısı, hepsi o kadar, ... .
Sayfa 40 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
.. anne sevgisi onda yavaş yavaş (yakında yok olacağı ve geride on bir yaşında bir yetim bırakacağı anın önü alınmaz biçimde yaklaştığını gördükçe) umarsız bir şiddetin belirtilerine bürünüyor, bu da onu, büyük olasılıkla, gelecekte yolumu beklediğinden emin olduğu tehlikeleri (tembellik ya da kötü eğitim) engellemek (ya da geçiştirmek) amacıyla bir kat daha katı olmaya itiyordu; sanki (biraz sofuluğunun - oysa bana sonradan söylendiğine göre babamın onu götürdüğü tropikal adada istakoz eşliğinde geçirdiği o üç sefih mutluluk yılı boyunca epeyi ihmal etmişti bu sofuluğu- biraz da şimdi buna eklenen, besbelli azıcık süslenmiş bir tür askeri disiplin ve esneklikten uzak bir onur anlayışının karı- şımıyla) sert, kaskatı bir insana dönüşmüştü annem ve ben onunla her gün buluştuğum saatten korkar olmuştum; ..
Sayfa 30 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
: Alışık oldukları, o güne dek içinde yaşadıkları güvenli ve çoğul dünyadan kopartılmış, kopartılmanın da ötesinde sökülüp alınmışlar..
Sayfa 24 - Sel 2. BaskıKitabı okudu
57 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.