Transit Yolcular'da ise bunun altını çizerek yola çıkıyoruz hem öykünün sınır tanımayan kendi başına buyruk gücüne inanan okurunu da yanına alarak. Olayı olabildiğince öykünün dışına taşıyarak yeni bir biçimi deniyor; dili yoğuruyor, dille şakalaşıyor, oynuyor. Yeni bir zaman yaratıyor. Yazma özgürlüğünün tadını çıkarıyor. Eylem ve eylemsizliğin içi içe geçtiği öykülerde yollar ve 'süreklilik' ise ayrı bir önem taşıyor. Öyküleri birbirine bağlamada önemli bir işlevi olan Nida, 'Ren' uçağındaki yerini alırken, biz okurlar da koltuklarımıza oturuyoruz. Çünkü Müge İplikçi, herkesin birer 'transit yolcu' olduğunu anımsatıyor.