Psikolojik hasarları iyileştirmenin önünde duran engellerin üstesinden gelmek için gerekli olan sadece zaman, sabır, insanın kendi cesareti ve gerçekleştirme arzusudur.
Kendimize güvenmediğimiz, korkularımızla veya öfke ve acılarımızla başa çıkmayı bilmediğimiz için bize yakın olan veya yakın olabilecek insanlara karşı güven duygusu geliştiremeyiz.
Gözlerimiz bize izin verdiği ölçüde rengini ve şeklini algılarız. Miyopsak, taşı gözümüze iyice yaklaştırmamız gerekir ama hipermetropsak biraz uzaklaştırabiliriz. Renk körüysek üzerine yansıyan güneş ışınları taşın içindeki kırmızıyı veya yeşilin tonlarını görmemizi engelleyebilir.
“Yalnız bir kurt” otonom değildir, sadece yalnızdır. Gerçekten bir otonom olan biri, bir grubun genel görüşünün arkasına saklanmaz ve kendi eylemlerinden doğan sorumlulukları başkalarına yüklemez.
Çocukluğumuzda yaşadığımız travmatik deneyimler nedeniyle içimizde psikolojik bir bölünme meydana gelmişse, kendimizle iyi bir ilişki kurmamız mümkün değildir.
Çocuğun iç dünyası büyük ölçüde annesinin varlığına bağlıdır. Annesi yanında değilse henüz tam olarak gelişmemiş olan öz-denetimi bozulur ve içsel durumu kaosa sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıya kalır.