Most Liked Tufan Zamanı Reviews
You can find Most Liked Tufan Zamanı quotes, most liked Tufan Zamanı book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.Score
7.8Out of 10
Yayıncılığın geldiği acınası nokta….
Tufan Zamanı bir üçlemenin, DelliAddem üçlemesinin, ikinci kitabı. Aslında amacım son kitabı da okuduktan sonra üçleme için tek bir inceleme yazmaktı. Maalesef Doğan Kitap bir üçleme nasıl rezil edilir konulu çalışmasıyla çin işkencesi yaptı bana. Tufan Zamanını sinirle, içimden çığlıklar atarak, çevirmen, editör ve yayınevine güzel dileklerde (!)
Margaret Atwood’un ütopya ve distopya kavramlarını birleştirerek oluşturduğu, üstopya adını verdiği türün örneklerinden biri olan Tufan Zamanı, bir üçlemenin ikinci kitabı.
Toplumun sitelerde ve siteler dışında kalan varoşlarda yaşayanlar olmak üzere ikiye ayrıldığını ilk kitapta ( Antilop ve Flurya) öğrenmiştik.
İlk kitap, sitelerdeki yaşama odaklanırken, ikinci kitap varoşlarda yaşanılanlara odaklanıyor.
Varoşlarda yaşam zordur.Çok farklı gruplar, hatta tarikatlar vardır.
Tanrının Bahçıvanları grubu, çevreci, vejetaryen bir gruptur.
Grubun önderi olan Adem Bir uzun zamandır Susuz Tufan’ı beklemektedir.
Gerçekten sitede yaşayanlar susuz tufana neden olur ve pek çok insan ve hayvan yok olur.
Susuz Tufan öncesini ve sonrasını Ren ve Toby karakterleri anlatıyor bizlere.
İlk kitaptaki karakterlere de rastlıyoruz bu kitapta.
Margaret Atwood okumayı seviyorum, Tufan Zamanı’nı da sevdim.
Merhaba dostlar
Margaret Atwood 'un ütopya ve distopya arası, üstopya adını verdiği tarzda yazdığı eserlerden biri. Üçlemenin ilk kitabı Antilop ve Flurya'yı bir iki ay önce okumuştum.
Bilinmeyen bir zamanda geçiyor hikâye. Anlatılan ülkede insanlar ikiye bölünmüş alanlarda yaşıyor. Site denen, surlarla çevrili, dışa kapalı büyük alanlarda varlıklı insanlar, teknolojinin tüm imkânlarından faydalanarak yaşıyor. Yeni teknolojiler de buralarda geliştiriliyor. Zeki insanlar siteler arasında kapışılıyor. İlk kitapta daha çok siteleri tanımıştık.
Bu kitapta ise site dışında kalan ve varoş denen bölgelerdeki insanlar ve yaşam anlatılıyor. Her tür sefalet, iğrençlik, kötülük mevcut. Diğer yandan çeşitli dini inançlar, tarikatlar, toplum kuruluşları, muhalif örgütler de var. Tam bir keşmekeş.
Tanrı'nın Bahçıvanları denen bir grubu ve üyelerini yakından tanıyoruz. Sonraki gelişmelerde rolü olan karakterler ortaya çıkıyor. Hatta önceki kitaptan bazı tanıdıklar da var.
Uzun anlattım ama karışık bir hikâye. Ana konu şu: Susuz tufan denen bir hastalık insanların büyük çoğunluğunu yok ediyor. Bu iki kitap tufanın öncesini anlatıyor genelde. İnsanın nasıl yozlaştığını, doğayı nasıl katlettiğini. Tanıdık geliyor mu?
Yazar uçuk kaçık hikâyenin içinde çevreci, vejetaryen, muhalif mesajlarını da vermeyi ihmal etmiyor elbette. Bu tarzı sevenler için ilginç bir okuma olacaktır. Fakat kitapları arka arkaya okumak faydalı olabilir. Epey kalabalık ve karışık çünkü.
Sevgiyle kalın
.
Antilop ve Flurya yı Jimmy’nin gözünden tamamlamıştık. Bu kitapta ise Toby ve Ren ile devam ettik. Çevirmen Dilek Şendil ilk kitapta olan çoğu kelimeyi Türkçeye çevirirken ilk 200 sayfasında hiç bilmediğim kelimeler yeni a.ş ler türediğini farkettim. Ve bu yüzden odaklanmakta baya sıkıntı yaşadım. Komik geliyor ve kitabı ciddiye alamıyorsunuz ilk başlarda. Çilepatlarcılar, devasayol, naaşrobA.Ş vb komik çevirmeler.
Vejeteryan bi topluluk olan bahçıvanlar kitabın ana konusu. Susuz tufanı bekliyorlar ve hazırlık yapıyorlar. Kitap aslında çok güzel fakat çevirmeden dolayı isimler kafanızda çok karışıyor.
Adem Bir arada konuşuyor ilahi söylüyorlar. O kısımlar bazen çok sıkıcı olabiliyor. Herşeye rağmen bu kitabı çok sevdim. En kısa zamanda da DelliAddemi okuyacağım. DelliAddem bu kitapta çattaddem olarak geçiyor. Gelde gülme
Serinin ikinci kitabı. Atwood ne yazarsa güzel yazıyor sanki.
Bu sefer Toby ve Ren'in hikayesiyle başlıyor kitap. Hatta bir ara bende bu seri mi yoksa üçleme mi ikilemi yarattı. Ancak sonra öyle güzel bağlıyor ki yazar hikayeyi insan hayran kalmadan duramıyor.
Yine akıcı bir dil kullanılmış ve tam da korona virüsüyle uğraştığımız günlerde bu kitabı okuyunca bir çok senaryo canlanıyor insanın kafasında.
İnancımdan dolayı mı emin olamıyorum ancak bölünlerin başındaki Adem Bir'in vaazları beni çok sarmadı. İlahilerle belli ki tat katmak istemiş yazar ancak ben olmasa da olur diyenlerden oldum.
Bu seriyi mutlaka okuma listenize almalısınız. Serinin üçüncü kitabı DeliAddem'i de ilk fırsatta okuyup yorumlamak umuduyla...
Dilek Şendil'in çevirisini beğendim ancak kitabın başında çevirmen ya da yazarla ilgili bilgilerin olmaması beni şaşırttı ve üzdü.