Tuhaf Savaşın Güncesi

Jean-Paul Sartre

En Eski Tuhaf Savaşın Güncesi Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tuhaf Savaşın Güncesi sözleri ve alıntılarını, en eski Tuhaf Savaşın Güncesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ben senden daha açık sözlüyüm.Torpil işlettim.Sonuçtan hoşnudum, bunu da söylüyorum." Ben: Bilmem niçin sen buna açık sözlülük diyorsun: alçak olduğunu kendi kendinden saklıyorsun." Pieter Alçak değilim. Adaletin egemen olduğu bir toplumda kendi yararıma bir adaletsizlik yapsaydım, vicdan azabı duyabilirdim. Fakat bu dünyada, kendi kendime 'benimki sıradışı bir durum değil, benim gibi beş yüz bin tane torpilli var, burada ben olmasaydım, bir başkası olacaktı' diyorum. Halbuki sen, kendinin alçak olduğunu söylüyorsun; bu, daha kurnazca ama, sen de benim gibi meteorolojinin sağladığı çıkarlardan yararlanıyorsun. 'Ben bir alçağım,' deyip çıkarlara sırtını dönecek, gidip piyadeye yazılacak biri olursa, işte ona ben dürüst derirrı. Ama senin dürüst olduğunu ne kanıtlayabilir bana? Paul: "Sonra, Sartre'ın dediğinde zihnime takılan bir şey var: oradan yürürsen her zaman en kötü durumdakinin düzeyinde kalmak zorunda olacaksın."
Sorun şu ki, insanın kendi hakkında düşünmesini senin kafan almıyor. 'Filanca durumda alçakça davrandım' deyince sana, bunu hemen sözcüklere indirgiyorsun; insanın kendini yargılamasında harcanan çabanın ne olabileceğini görmüyorsun. Göremiyorsun, çünkü sen o çabayı göstermekten acizsin. Senin usavurman şöyle: 'Beş yüz bin herif benim gibi alçak olduğu için, ben alçak değilim.' Kendine tek, eşiti olmayan bir birey olarak bakacağın yerde kendinden kaçıyorsun sen; kendini toplumun bir kesimi içinde eriterek içini rahat ettiriyorsun. Sen Vicdan muhasebesinin. altında bir düzeyde kalıyorsun.
Reklam
Bir yaşamın her zaman ıskalanmış bir yaşam olduğunu düşünüyorum
Acı ve üzücü kitaplara açığım; o kitaplar hâlâ bende kalmış olan o ince idealist iyimserlik katmanını da sıyırıp götürüyor, ve bana öyle geliyor ki, o kitaplar insanlardan, onları değiştirmeden, oldukları gibi söz ediyor.
Bu kararda hiçbir nesnellik bulunmadığını, onun aşkınlığını ve benim' onun karşısındaki katıksız özgürlüğümü gördüm. Kierkegaard özgürlük olasılığı için kaygıdemekte haklıysa, dün sabah sofraya bakan kızın masama getirdiği ekmeği koparmakta ve parçalarını ağzıma götürmekte tümden özgür olduğumu bir kez daha keşfederken duyduğum, hafiften bir kaygıydı. Dünyada hiçbir şey, kendim bile, beni bunu yapmaktan alıkoyamazdı.
Heidegger ile Hiçlik önünde kaygı mı? Kierkegaard ile özgürlük önünde kaygı mı? Bana kalırsa, ikisi de aynı şey; çünkü özgürlük Hiçliğin dünya önünde ortaya çıkışıdır. Özgürlükten önce, dünya ne ise o olan bir dolu, koca bir yumuşak bulamaçtır. Özgürlükten sonra, ayrımlaşmış şey'ler var çünkü özgürlük olumsuzluğu getirdi.
Reklam
Bilinç, var olmanın hafiflemesidir. Kendi için-varlık, kendinde varlığın parçalara ayrılmasıdır. içine Hiçlik işleyen kendinde varlık kendi için-varlığa dönüşür.
“Acı ve üzücü kitaplara açığım; o kitaplar hâlâ bende kalmış olan o ince idealist iyimserlik katmanını da sıyırıp götürüyor, ve bana öyle geliyor ki, o kitaplar insanlardan, onları değiştirmeden, oldukları gibi söz ediyor..”
“İnsan sözünü tutmaması olasılığı bulunduğunu duyumsadığında yemin eder. Yemin, umutsuzluğun itirafıdır..”
547 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.