"Sopamın ucunu karınca yuvasına soktum ve sağa sola karıştırdım. Anında koşturmaya başladılar. Hepsi siyah, hepsi birbirinin benzeri, binlerce karınca binlerce kez aynı karınca. Kır evimi çevreleyen bu parkın içinde yirmi yılda bu kocaman tümseği inşa etmişlerdi. Öyle yaşam doluydular ki saman parcacıkları bile sanki canlıydı. Benim deney şişelerimin içinde ateşin dans ettirdiği kabarcıklardan daha düzensiz, her yöne koşturuyorlardı. Niyetlerini inatla sürdürüyorlardı. Aralarında gayretkeşler, tembeller, şaşkınlar, ciddiler var mıydı, yoksa hepsi de aynı sersemce coşkuyla mı çalışıyordu? "
"Bu gülümşeyişler, bu gevrek gevezelikler ve bu basit insani uzlaşmalar için yaratılmamıştı o. Kapıyı itti,yalnızlığa gömüldü. Tek başına Seine'den geçti, kırmızı apartmana doğru yürüyordu. Ama bu geçmişteki gururlu yalnızlık değildi. Göğün altında kaybolmuş bir kadındı yalnızca. "
...Kendi aralarında neşeyle konuşuyorlardı, birlikte çalışıyorlardı ve her biri diğeri için yaşamını verirdi: bununla birlikte aralarında bir dram cereyan ediyordu. Yaşamlarında dramlar yaratacak düzenler kuruyorlardı daima...
Bir dakika, yalnızca bir dakika. Var olmuştu. Kimse bir şey anlamamıştı, ona bakıyorlardı, biraz korkuyorlar; o şimşekti, fırtınaydı, çığdı, ayaklarının dibinde aniden açılan ve içinden kaygının yükseldiği bir uçurumdu. O var oluyordu.