Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Dili Tarihi

Ahmet Caferoğlu

Türk Dili Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Türk Dili Tarihi sözleri ve alıntılarını, Türk Dili Tarihi kitap alıntılarını, Türk Dili Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Avrupa'yı istila eden Hunların, şüphe yoktur ki çağın bu sahadaki askerî kuvvetleri üstünde, muazzam bir askeri devlet teşkilatları ve çeşitli savaş silahları mevcut olmuş ve bunlar her yeni istila edilen sahadaki devlet teşkilatı tarafından benimsenmiştir.
FRITZ HOMMEL VE ARAŞTIRMALARI
Sümerceyi Altay dilleriyle birlikte inceleyen bu araştır. malar, umumiyetle Sümerceye mahsus göze çarpacak bir karakter sağlamaktan uzak kalmışlardır. Nitekim, 1915 yılında Hommel, iki yüz kadar Sümerce ve Türkçe kelime arasında yaptığı bir karşılaştırmayla, bu dili Türkçe olarak kabul et mek gibi bir iddiada bulunmuştur. 1926 yılındaysa aynı bil. gin, bu davanın doğruluğuna o kadar inanmıştır ki, yukarıda anlattığımız karşılaştırmasını, daha sağlam bir esasa dayatmak için Kaşgarlı Mahmud'un Divanü Lugati't-Türk'ünden de kelimeler almaya gayret etmiştir. Bu karşılaştırmalarında Sümer dili ile Ural-Altay, bilhassa Türk dili arasında lengüistik ve morfolojik bakımdan muayyen [belirli] benzerlikler gören bu bilgin, dikkatini çeken birçok kelime ileri sürmüştür ki, bunların arasında en iyi ve teyit edici misallerse aşağıdaki kelimeler olmuştur. Sümerce ai = Türkçe ay Sümerce dağ = Türkçe daş,dağ Sümerce dingir = Türkçe tengri Sümerce gus = Türkçe üç Sümerce ab = Türkçe eb,ev Sümerce agar = Türkçe ekin
Reklam
Büyük Bulgaristan Türkleri hakkında X. yüzyıldan itibaren malumat vermeye başlayan Doğu kaynaklarıyla Rus vakanüvislerine bakılırsa, oldukça zeki, ticarete, ziraata ve sanata hevesli, savaştan çekinen, yağmacılıktan uzak, savaşmayı sırf ticaret menfaatlerine uygun bir yolla idare eden bir millet olmuşlardır. Bu suretle başta İbn Fadlan olmak üzere, Arap tarihçi ve coğrafyacıları Volga Bulgarlarını kuvvetli, oturak, tüccar ve medeniyeti yüksek bir millet olarak tavsif etmişlerdir [nitelemişlerdir]. Hatta İbn Fadlan Bulgar, Oğuz ve Hazar devlet teşkilatından bahsederken, bunların aşağı yukarı Tukiyu ve İskit devlet teşkilatına denk olduklarını söylemektedir. Kaşgarlı Mahmud'a göreyse Bulgar Türkleri, bugünkü güney Rus stepleriyle Bizans sınırına kadar uzanan sahayı tamamıyla kendi işgalleri altına almışlardır.
Sayfa 138 - A. F. Lihaçev, Bitovie pamyatniki Velikoy Bulgarii, Trudi vtorogo Arheo- logiçeskago s'yezda v Sanktpeterburge, 1876, s. 339 vd; Polnoe sobranie russkih letopisey, VII, s. 126. A. Validi, Die Reiseberichte İbn-Fadlans, Geistige Arbeit, Berlin, 1937Kitabı okudu
Nevâî büyüklüğü diye bir şey var
Nevaî'nin Mecalisü'n-Nefais adlı küçük, fakat çağıran edebi ve kültür hayatını açıklamakta çok önemli bir yeri olan eserine bakılacak olursa, Nevai tarafından bilinen ve tanınan üç yüzü aşkın Türk şairinin yüzde doksam Farsça yazmayı tercih etmiştir. Ali Şir Nevai'yi yıldıran ve sıkan bu gerçek, nihayet şairi, hayatının sonuna doğru Türkleri ikaza mecbur etmiş ve o da hiçbir şeyden çekinmeden Muhakemetü'l-Lugateyn adlı eserini yazmaya mecbur olmuştur. Sahası olmadan, Türk dilinin Fars dili üzerindeki üstünlüğünü ispata kalkışan Ali Şir Nevai, açık söylemek gerekirse bu hususta oldukça zayıf kalmıştır. Dillerin bir diğerine karşı üstünlüğü meselesi, umumiyetle ne münakaşa ne de iddia edilir. O, bu eserivle yalnız ikaza çalışmış ve kendi mensubu bulunduğu Türk muhitini, Farsçayla beraber Türkçede de yazmaya davet etmiştir. Fanatik bir dilci ve şair değildi. Kendisi Arap ve Fars dillerini kendi anadili kadar bilir ve yazardı. Lakin öz dili varken yabancı Fars dilinin esaretine ve taklidine tahammülü yoktu. Çevresi ve köyleri kamilen [tamamen] Türklerle meskûn olduğu halde, şehirlerin aristokrasi sınıfının Fars dilinin üstünlüğünü sağlaması, elbette Türkçü bir düşünür için tahammül edilmez bir meseleydi.
Sayfa 570Kitabı okudu
Bütün hayatını şuurlu bir surette Türk diline ve Türk kültürüne hasreden Ali Şîr, yürüttüğü davanın semerelerini görmediyse de ölümünden sonra binlerce kilometreden, İran, Türkiye, Azerbaycan, Suriye, Hindistan, Herat'tan akın eden yüzlerce şakirdi [öğrencisi], onun kurduğu edebiyat mektebini ve edebî Çağatay şivesini Türklüğün her bir köşesine kadar götürdüler. Osmanlı edebiyatının Ahmed-i Dâî, Karamanlı Nizâmî, Bahti, Amri, Dukakinzade Ahmed, Za'fi, Fuzuli, Kâtibi mahlaslı Seydi Ali Reis, Nedîm-i Kadîm, Fasih Ahmed Dede, Nedim, Şeyh Galib, Muvakkitzade M. Pertev, Benlizade M. İzzet Beg, Refîî Amidî gibi şairleri Çağatayca şiirler yazmaya başladılar. Bu şiirler Çağatay edebiyatının ve Ali Şîr Nevaî'nin Osmanlı edebiyatı üzerindeki tesirinin başlıca örnekleridir.
Sayfa 604Kitabı okudu
Babam böyle dese gaza getirici olabilirdi
Kutadgu Bilig'ten: Göz görmedikçe gönül arzulanmaz Ey oğul! Gözün görmeli ki arzulayasın.
Reklam
Ses benzerlikleri
Sümerce ai = Türkçe ay Sümerce dingir = Türkçe tengri Sümerce dağ = Türkçe dağ Sümerce ab = Türkçe ev Sümerce agar = Türkçe ekin
Çin annallerine bakılırsa, Hun sülalesi hükümdarları bilgin olup, ilimle uğraştıklarından devlet işini bile ihmal etmişlerdir. Kendi şairlerinin bulunduğuna da şüphe yoktur. Fakat saray vakanüvisleri ile işlek hurufatları [harfleri] olmadığından bu Türk dili ve edebiyatının yadigarları ihmal edilmiş ve bize hemen hiçbir şey bırakmadan, tıpkı Hun devletinin düşmesi üzerine Hun boylarının diğer Türk boyları içerisinde erimesi gibi, bu şive de belirli bir iz bırakmadan diğer Türk şivelerine katılmıştır.
Sayfa 122Kitabı okudu
Hunlarda Ticaret
Elde edilen mahsul yalnız kendi ihtiyaçlarını karşılamak için değildi, aynı zamanda uzak ülkelere de naklediliyordu. Değer taşıyan mallar memleketin en uzak köşelerinden getirilerek depo edildikten sonra, ihracata elverişli mevsimlerde, muhtelif taşıt vasıtalarıyla ve Hun askerinin muhafazası altında uzak ülkelere gönderilirdi. Birçok uzak ve yabancı memleketle yapılan bu ticaret temasları, şüphe yoktur ki Hun anayurdunun kültür durumunu ve karakterini her sahada aksettirmekteydi.
Eski Yunan muharrirlerinden [yazarlarından] Prokopios, eski Bizanslıların Hun Türklerinden elbise biçimlerini ve şekillerini, Hunca adlarıyla beraber aldıklarını açıktan açığa söylemektedir.
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.