Ülkenin düşünsel topoğrafyası çıkarılmadan geçmişin kültür mirası nesnel bir biçimde düşünülmeyip hamaset üslubuyla benimsenir ya da inkılapçı bir züppelikle reddedilirse hiçbir yere varılmaz, varılamaz. Türk toplumunda sakat bir muhafazakarlıkla aykırı bir toplumculuğun sonuç alıcı olmayacağı aşikar gibidir. Aslında kültür politikalarının değiştireceği insan materyali tümüyle tanınmalıdır.
Onun için Türk düşünce tarihinin yakın geçmişine, yakın geçmişinin de basit kavgasının taraflarına değil, sorunun vazediliş biçimini eleştiren düşünen adamlarına yönelmek yararlı olabilir.