Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türk Evi Sözleri ve Alıntıları

Türk Evi sözleri ve alıntılarını, Türk Evi kitap alıntılarını, Türk Evi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Antalya'yı, Bergama Kralı 2. Attalos (İÖ 159-138) kurdurmuş. Adamlarına yeryüzündeki cenneti bulmalarını buyurmuş söylenceye göre. Onlar da bugünkü Antalya kentinin yerini bulup göstermişler. Beğenmiş.
"Kenttir insanı insan eden, eski çağda söylendiği gibi, yaratan..."
Reklam
İncelediğim evlerin belki de en önemli özellikleri doğayla savaşmadan ona uymaları, belki de daha doğru bir deyişle, doğanın kan dolaşımı içinde olmaları...
Sayfa 32 - Yem Yayınları
Kentten Konuta
“ Kent, insanlaşma yolunda yaşamın öteki insanlara göre biçim almasıdır… Çevrenin insancıllaşması, insancalaşmasıdır…”
Çakıl taşı tek başına çakıl taşı olabilmiş mi hiç, olabilir mi? Öteki taşlarla sürtüşe sürtüşe sivrilikleri yuvarlanmıyor mu? Çakıltaşı ancak öteki taşlar arasında, onlarla birlikte oluşmuyor mu? İnsan da böyle işte!
Sayfa 75
Gösteriş için boşa harcama, bu harcamaya gerekli parayı kazanmak için, yaşamda boşa çabalamak yok.
Reklam
İçten Dışa Çözüm
“Dış güzel oluyorsa bu, için güzelliğinden, için dışa yansımasından…”
Halkalar kim kapılarda iç içe kimilerinde ayrı ayrı Biri küçük biri daha büyük olmak üzere iki tanedir .Örneğin kapıya gelen bir kadınsa küçük olanı çalar evin içindekiler gelenin bir kadın olduğunu anlarlar
On binlerce, yüz binlerce, milyonlarca kişiyi bir araya toplasak, bir yere yerleştirsek, o yerleşme kent olur mu? Olmuyor!
Bugün bile, büyük çoğunluğumuz, kendi ülkesinde yabancı gibi yaşıyor... Bu coğrafyanın ve birikimin, diller, dinler üzerinden süregelen insanca günlük yaşamının coşkularını bile anlayamaz durumlara düşüyoruz.
Reklam
"Sevgiyle, içtenlikle, doğallıkla gerçekleştirildikleri en küçük ayrıntılarından besbelli olan Antalya evlerinden birinin 80'lik ustasıyla konuşuyordum... Sordum: "İş size nasıl gelirdi? Yapılacak işi nasıl tasarlardınız?" Anlattı... Bir kişi ev yaptırmaya karar verdi mi, sora araya bulduğu ustanın evine bir çuval buğday yollarmış. Usta böylece o kişinin kendisine bir ev yaptırmak istediğini anlarmış. İşi yapmaya gönlü varsa, yapabilecek durumdaysa, alıkoyarmış buğday çuvalını... Böylece, yaptıracak olanla yapacak olanın aileleri arasında gidip gelmeler başlarmış. Usta iyiden iyiye tanırmış işvereni... Hali vakti yerinde mi, kaç çocuğu var, başka olacak mı? İşveren de ustaya, kendi eviyle ilgili düşündüklerini aktarırmış.. Kimi istediklerini de, daha önceden bildiği bir örneğin yanına götürüp göstererek belirginleştirirmiş: "Bak şöyle bir şey istiyorum!" ya da "Şuna benzesin ama şurası da şöyle olsun!" "Ya kötü bir şey gösterirse?" dediğimde aldığım karşılık da ilginçti: "Göstereceği kötü bir şey yoktu ki..." Sonra da, tasarlanan ev, doğrudan yapılacağı yere çizilir, işverenle usta yerinde kesinleştirirlermiş gerçekleştirilecek olanı. "
Sokak sıcacık bir oylum değil mi ?
Sokaklar dardır, gölgelidirler. Sıcak iklimler için oldukça önemli bir çözümdür ama bugünün taşıtları için yetersizdirler elbette… Ama arabalardan çok insanla karşılaşılır sokaklarda...
Kent, insanlaşma yolunda yaşamın öteki insanlara göre biçim almasıdır... Çevrenin insancılaşması, insancalaşmasıdır...
Taş işçiliği bir ustalık onurudur denilebilir.
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.