Türk İnkılabına Bakışlar

Peyami Safa

En Eski Türk İnkılabına Bakışlar Sözleri ve Alıntıları

En Eski Türk İnkılabına Bakışlar sözleri ve alıntılarını, en eski Türk İnkılabına Bakışlar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
«Türk İnkılâbına Bakışlar» bu hususta muhtelif dillerde yapılan birçok denemelerin en yenisi fakat en yaşlısıdır. Atatürk’ün dilinde : «Milletin vicdanında ve istikbalinde ihtisas ettiği büyük tekâmül istidadını bir milli sır gibi vicdanımda taşıyarak, sırası geldikçe bütün içtima! heyetimizde tatbik ettirmek mecburiyetinde idim.» suretinde emsalsiz büyük bir üslûb ile hülâsa edilmiş Türk inkılâbı durmadan yürüdüğü için yaşlandıkça gelişiyor ve geliştikçe büyüyor ve güzelleşiyor. Bunun için onu yazmakta daha evvel gelenler, daha sonra gelenlerden daima geri kalmak talihsizliğine uğrayacaklardır.’’
‘’Bu itibarla kendisine hâkim olan felsefî temayüle müsbet realizm diyeceğim zaman, Peyami Safa’nın dinamik ve sanatkâr ruhuna hiç sevmediği ‘’İzm’’ler içinde hapsetmeye kıyamıyorum.’’
Reklam
‘’Geçelim ananei milliyenize: Osmanlı tarih ve devletinin müessizleri, siz de inkâr etmezsiniz ki Türklerdir Hâlbuki Gazi Osman’dan evvel Osmanlı Türk’ü namına dünyada bir ferdi vahid yaşamıyordu. Gazi Osman’sa bedihidir ki Osmanlı Türklerini yaratmadı. Kendisinden evvel de yaşamakta olan Türklerin gayret ve hamiyet ile bir devlet tesisine muvaffak oldu. Ve işte bu Türkleri öğrenmeksizin, onların mazisine, ananelerine, teşkilatı içtimaiye ve siyasetlerine, Osman Gazi’nin zuhuru esnasında hallerine vakıf olmadan, Osmanlı Devleti’nin, Osmanlı ananesinin nasıl ve ne suretle teşekkül etmiş olduğunu anlamak, siz de itiraf edersiniz ki pek müşkül olur. Müşkül değil kat’iyyen gayrikabil olur. Osmanlı tarihini anlamak ve sevmek için mutlaka Selçuk Türklerini öğrenmek ve anlamak, Milin Türkleri, mazilerini, teşkilatlarını, ahlak ve seciyelerini bilmek lazımdır. Ve illa Osmanlı Türk’ü asılsız, köksüz, gökten düşmüş addolunur ve anlaşılamaz.≫ ≪Siz Türklüğü ikiye bölüyorsunuz: Birisi – Osmanlılık tarihiyle başlayan Türklük, diğeri ise Osmanlı tarihinden evvel yaşamış ve yahut Osmanlılığın haricinde bulunan Türkler. Siz bu ikinci kısmı tamamen atıyor, onlardan bahsetmekten nefret ediyorsunuz.≫ ≪Dünyada bir Arap, bir Acem, bir Fransız, bir İngiliz, bir Alman bulamazsınız ki kendi milliyetini ikiye bölsün ve birini kabul, diğerini reddetsin.≫’’
«Muhterem beyefendi, Evranos ve Mihal isimlerini kemali şevkle zikrederken Devleti Osmaniyenin hakiki müessisleri olan Ertuğrul ve Osman Gazi’nin en yakın muavinleri olan Gündüz, San Batı, Savacı şehzadeleri; Akça Koca Turgud Alp, Saltuk Alp, Karamürsel; ve keza Şehzade Süleymanın Rumeli’ye geçerken yanında bulunan Ak Sungur, Kızıl Oğlanoğlu, Kara Timurtaş, Kara Hasanoğltı, Akça Koca oğlu gibi Türk namıdarlaruu zikretmekten çekiniyorlar ve hakları da vardır. Zira kendi ikrarları mucibince Evranos ve Mihal gibi isimler «lisanlarına yabancı ve lâkin vicdanlarına pek munis» olduğu halde o eski Türk namları bugün o zarif lâtif, nazil' kulaklarına o kadar yabancı, barbar, gayrimunis geliyor ki!... Fakat gidiniz, bunu o Osmanlı saltanatım tesis etmiş olan Türklerden ve onların eski yurtları olan Türkistan, Kafkasya, Azerbaycan vesaire ahalisinden sorunuz! Bu barbar adlar onlara öyle munis gelir ki, onların vicdanına o kadar yakındır ki! Bugün bile Anadolu’dan başlayarak Altaylara kadar milyonlarca insan bu isimleri taşıyorlar!»
«Milliyet meselesi ise Tanzimatçıların hiç hatır ve hayalinden geçmemişti. Binaenaleyh Tanzimattan itibaren terakki ve tekâmül namına atıldığı iddia olunan hatveler hep evham ve hayalâta istinad eylemişti. Bunun neticesi, kendi mahsusah kavmiye ve milliyesine sahip bir millet halinde taazzuv edememekliğimiz suretinde tahakkuk etti. Tanzimatçılık gerçi iflâs etti, fakat bize de, işte görülüyor ki, pek pahalıya mal oldu.» Bu yazıdan birkaç gün sonra (2 Mart 1329 - 1913) Fuat Köprülü, gene Tasviri Efkâr’da aynı fikirleri tekrarlıyordu. Tanzimatçılığın hiçbir milli esasa dayanmayan Avrupa taklidiciliği, mektep - medrese ikiliği memleketi altmış, yetmiş sene faydasız hayaller peşinde koşturmuştu. ≪Bir memleketin icabeti, ihtiyacatı, ana natı nazarı itibara alınmayarak yapılan yenilikler, eski mevcudlan büsbütün ihlalden başka bir şeye yaramaz≫ dı.
Fakat bu kitabında Celal Nuri, poligaminin, görücülüğünün, kolay boşanmanın, erkekten kaçmanın şiddetle hazretleri yüzde dokuz kadar faizi caiz görmüş, buna dair aleyhindedir. Halifenin taaddüdü zevcatı menetmeye salahiyetti olduğunu iddia ve mecbur olduğunu ima eder. Çünkü faiz Kur’anda haram olduğu halde ≪Halifei İslam hazretleri yüzde dokuz
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.