Avrupa'da Türk Düşmanlığının Kökeni

Türk Korkusu

Özlem Kumrular

Quotes

See All
Türkleri kendi topraklarında gören Venedikli elçi Morosini şu sözleriyle Avrupa'nın barbarlık algısına ayna tutar: "(Türkler) bütün törelerinde Hıristiyanların yaptığının tersini yaparlar, sanki yasalarını yapanlar, bunu önceden düşünmüş... Bütün yaptıklarında, bizim yaptığımızın tersini yaparlar. Pek az Türk makine işlerinden anlar, toprağı işlemez, vücutlarını çalıştırmazlar, hiçbir erdeme ısınmazlar; ne küçük top, ne büyük top oynar, at terbiye etmez, atış yapmazlar; tek eğlenceleri ok atmak." Morosini farkında olmadan barbarlık tanımına yeni bir perspektif kazandırmış, daha doğrusu mevcut olan bakış açısına raporunda yer vererek onu Doge'nin bilgisine sunmuştur. Türklerin sosyal yaşamına tanık olan diğer Avrupalılar da yazdıklarıyla bunu destekleyeceklerdir. Türk Avrupalı gibi giyinmeyen, onun gibi eğlenmeyen, onun gibi yemeyen, içmeyen, onun gibi oturmayan bir insandır. Sosyal, dini ve askeri hayat üçgeninin gerekleri Türkleri Avrupa'nın gözünde garip, çoğu zaman da barbar bir figüre dönüştürür.
Sayfa 173Kitabı okudu
1532 de Süleyman Alaman seferine giderken Belgrad'da imparatorluk tahtına oturdu. Almanya içlerine gönderdiği beylerbeyi Kasım paşa idaresinde akıncı ordusu memleketti kan ve ateş içinde bıraktı. O zaman Alman şehir ve kasabalarında kilise canları akincilarin gelişini haber vermek için çalıyordu buna Türken Furcht (Türk korkusu)deniyordu.
Reklam
Şarlken'in kardeşi, Avusturya Arşidükü I. Ferdi nand'ın elçisi Busbecq, İstanbul'da gördüklerini rapor ettiği yazılarının önsözünde şu yorumda bulunuyordu: İşte hanımefendi, size bunu (raporu) takdim ediyorum. Böylece bu küçük ve kısıtlı yazıda sizin ve bütün Hıristiyanlık âleminin ortak düşmanı Türk'ün kim olduğunu göreceksiniz. Ne kadar haşin, ne kadar güçlü, ne kadar akıllı, aleste, kibirli ve nihayetinde ne kadar başarılı bir asker, ne denli kültürlü ve iyi bir hatip olduğunu göreceksiniz. Bizim başımızın felekatlerden kurtulmamasını nasıl arzuladığını, nasıl bunu dört gözle bekleyip, bize nereden saldıracağını görmek için aleste durduğunu, gece gündüz bizim yok olmamızdan başka bir şey düşünmediğini göreceksiniz.
(İbrahim Paşa'nın elçiye cevabı.) Hayvanların en korkuncu olan arslan zorla değil hileyle muhafızının verdiği yiyecekle, itiyad kuvvetiyle ele geçirilir; muhafız onu korkutmak için bir değnek seçmelidir, hiçbir yabancı ona yemek vermemelidir. Arslan hükümdar, muhafızlar onun müşavirleri ve vükelasıdır; asa, hakikat ve hakkaniyettir ki, hükümdarların kılavuzları yalnız bunlar olmalıdır Ben efendimi, büyük şehenşahı hakikat ve hakkaniyet asasıyla idare ediyorum. Hükümdar Şarl da bir arslandır, şu halde icab eder ki, elçileri de onu böylece teshir etsinler.
Sayfa 202Kitabı okudu
İslamiyeti, Kuranikerim'i ve Hz. Muhammed'i tanımayan, tanımak istemeyen Batı'nın, Müslümanların Hz. Muhammed algısından haberdar olmasını beklemek biraz umutsuz bir bekleyiş olacaktır. Bu aslında Hıristiyanların çok da merak ettikleri bir nokta değildir. Ne de olsa İslamiyetin yüzeysel, günlük hayata dair ayrıntılarıyla ilgilenmiş, İslam felsefesinden uzak kalmış, daha doğrusu kalmak istemişlerdir. Müslüman dünya için Hz. Muhammed'in ne simgelediği, onlar için bilinmeyen, hatta çoğu zaman yanlış yorumlar, yanlış bilgiler üreten bir husus tur. Çoğu Avrupalı, Müslümanların Hz. Muhammed'e bir tanrı gibi taptıklarına inanmaktaydı. Hz. Muhammed ve ümmeti arasındaki bu transandantal bağı kısıtlı bir şekilde olsa da çözmeye ve anlamaya çalışanlar, bu devirde Osmanlı İmparatorluğu sınırlarında bulunan seyyahlardı.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
1536'da İngiliz Kardinal Reginald Pole, Şarlken'e ithaf ettiği Protestan karşıtı risalede imparatorun Türkleri bir Haçlı seferinde yenmesinin önemli olmadığını, çünkü geri döndüğünde "kendi evinde, kendi arasından çıkmış yeni Türkler" göreceğini bildiriyordu. Reginald "Türk" kelimesini zamana ve duruma göre her türlü siyasi, askeri, dini düşmanla eşanlamlı olarak kullanan ne ilk ne de son kişiydi. Venedik ve Fransa başta olmak üzere Hıristiyanlık içinde karşılaşılan her türlü "hain"e "Türk" denmesi, siyasi literatürde gelenek haline gelmişti.
Sayfa 127Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.