Newest Türk Sinema Tarihi Quotes

You can find Newest Türk Sinema Tarihi quotes, newest Türk Sinema Tarihi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Gerçek yaratıcılar, bir ülkenin sinema sanatının portresini çizer, diğerleriyse onun popüler maskesini boyarlar.
Bütün sanatlar insanı anlatır. İnsansız sanat olmayacağı gibi sanatı da ancak insan yaşar. Metin Erksan
Reklam
Sağlıklı bir film endüstrisinin göstergesi genel olarak, ticari sağlamlığı ve sanatsal başarılarıdır. Türk sinemasının ilk sağlık belirtileri "geçiş" döneminin kapanışıyla "sinemacılar" dönemine giriş sırasında ortaya çıkmaya başlamıştı.
Sayfa 111 - Kabalcı Yayınevi
Sorun "Yeşilçam öldü, yaşasın yeni Türk sineması" değildir. Sorun, yapılanma denildiğinde gerçekten yapıyı kurmak, desteklemek, kaynakların sürekliliğini sağlamak, ulusal bir sinemanın bütünü olan karakterini belirtmek, bunu yurt içinde ve yurt dışında kabul ettirmektir.
Sayfa 11 - Kabalcı Yayınevi
Olumsuz ve zararlı sayılanı yerip suçlamak daima kolaydır. Olumsuz ve zararlı sayılanın nedenlerini saptayıp temeline inmekse bambaşka ve çok daha uğraştırıcı bir yöntemdir.
Sayfa 10 - Kabalcı Yayınevi
Sinemamızda 1980'ler
1980, gerek 12 Eylül öncesi, gerek sonrası Türk sinemasının kritik durumuna değil çare getirmek, aksine daha da ağırlaşan—ve toplumsal/siyasal ortamdan kaynaklanan— koşullar yaratıyor. Yapım sayısı en düşük noktasına ulaşıyor (68 filmle); ticari sinemanın kurtuluşu, "arabesk" türü müzikli dramlar oluyor. 1981'de ne yapım sayısında (72), ne ticari sinemanın egemen türünde (arabesk), ne de sinemanın temel sorunlarında (azalan seyirci, kapanan sinemalar, televizyon rekabeti, boyut kazanmak üzere olan video) bir değişiklik görülmüyor. 1982 Yapım sayısı sabit kalıyor (72), "arabesk", yapımın yaklaşık olarak % 50'sini egemenliği altında tütüyor, fakat yine de birkaç olumlu, iyi niyetli, giderek özgün çalışma gerçekleşebiliyor, var olan koşulları Zorlayarak. 1986 yılı iki ayrı tematiğin yılıdır denilebilir: 12 Eylül öncesi filmleri ve kadın sorunları üzerine kurulu, geleneksel kalıpları kırmayı değilse de çağdaşlaştırmayı hedefleyen öyküler.
Sayfa 38 - Metis Yayınevi, 1988 (II.CİLT)Kitabı okudu
Reklam
Sinemamızda 1970'ler
1970'de renkli film sayısı bir kat daha artıyor, yıl içinde çevrilen 225 filmin 78'i renkli oluyor. Artık yapım siyasetinin ölçüsünü tayin edecek olan "renk"tir. 1971 Yılmaz Güney'in yılı oluyor.
Sayfa 26 - Metis Yayınevi, 1988 (II.CİLT)Kitabı okudu
Sinemamızda 60'lı yıllar
1960 yılının başlıca özellikleri, Nijat Özörie göre, Metin Erksaflm, Atıf Yılmazın, Memduh Ûflün ve Osman Sedeflin çalışmaları bir yana, "Argolu, külhanbeyi!, erkek tavırlı kadın kahramanlı filmlerin devamı, "Ayşecik dizisi ve çocuk kahramanlı filmler furyası", “yabancı film aktarmaları" ve "piyasa romanlan uyarlamalarrdır. Sonraki yıllarda bunları salon güldürüleri, polis filmleri, dinsel filmler, macera timlerinin her çeşidi, güldürüler, Western'ler, cinsel filmler vb. izleyecektir.'
Sayfa 13 - Metis Yayınevi, 1988 (II.CİLT)Kitabı okudu
Yıllık film sayıları ile bir ara dünya 5.si olmuşuz
1960ta çevrilen 68 film 1958'deki 80 filme rağmen biraz da olsa, düşüş teşkil ediyor. Aynı şekilde 1966'da 238'e fırlayan yapım sayısı iki yıl sonra 177'ye iniyor ve 298 filmle 1972'de dönemin uç noktasına varıyor; sonradan 1974te 189'dan 1977'de 124'e iniyor. 1979 yılında görülen 195 film aslında başka bir zorlamanın sonucudur (195 filmin 131 tanesi sex filmidir) ve bu zorlama ortadan kalkıp, araya siyasal/toplumsal durum da girince, bir sonraki yıl film sayısı 68'e düşüyor.
Sayfa 11 - Metis Yayınevi, 1987 (II.CİLT)Kitabı okudu
Nazım Hikmet'in Kayıp filmi: Güneşe Doğru
Muhsin Ertuğrul’un bir "mutlak hakimiyet" kurduğu yıllarda bir sinema "macerası"nı deneyen ve İpek Film’den dar bir yapım olanağı koparta-bilen Ertuğrul’un sadık senaryo yazarı Nazım Hikmet Ran oluyor. 1931/1932 yılları arasında Nazım İpek Film’de seslendirmede çalışıyor, Ertuğrul’a senaryolar yazıyor, Cici Berber (1933) de ikinci yönetmen olarak çalışıyor ve üç tane kısa film de çekiyor, Düğün Gecesi - Kanlı Nigâr (1933), İstanbul Senfonisi (1934) ve Bursa Senfonisi (1934). Bu hazırlık döneminin ilk ürünü, Nazım Hikmet’in yönetmen olarak çektiği ilk ve tek uzun konulu film Güneşe Doğru (1937) oluyor. Türk sinemasının ilginç ve kayıp yapıtlarından biridir Nazım’ın filmi, küçük bir "takım**ın çalışmasıdır: yönetmen ve senaryo yazarı Nazım, dekorları çizen Abidin Dino, görüntü yönetmeni Lazar Yazıcıoğlu ve oyuncu kadrosunu oluşturan Arif Dino, Ferdi Tayfur, Mediha ve Reşit Baran. Güneşe Doğru zamanında garip karşılandı, kimine göre "hayali", kimine göre fazla gerçekçi, kimine göre de "sanattan yoksun" sayıldı. Konusu, hiç kuşkusuz, değişikti, Ertuğrul’un hiç düşünemeyeceği veya düşünüp uygulamayacağı bir çizgide gelişiyordu: "Mütareke döneminde belleğini yitiren bir delikanlının, 17 yıl boyunca kendisini hep o çağlarda yaşıyormuş sandıktan sonra, geçirdiği ameliyatla iyileşmesini ve kendisini birdenbire Cumhuriyet Türkiyesi’nde buluvermesini anlatıyordu
Sayfa 73 - Metis Yayınevi, 1987Kitabı okudu
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.