Türk Siyasetinde Erbakan
Işıl ArpacıQuotes
Erbakan'ın hocalık vasfı..!
Nitekim Erbakan'ın "hocalık" vasfıda siyaset süreciyle birlikte ortaya çıkmıştır. Erbakan'a hoca denilmesinin ilk nedeni; akademisyen kimliğidir. İkinci nedeni, siyasetteki dini kimliği nedeniyle hoca olarak görülmesidir. Üçüncü ve son nedeni ise Milli Görüş'ü bir okul olarak değerlendirmesi ve ideolojik verilerin aktarımında doğrudan rol oynamasıdır.
Kaddafi'nin "Türkler, Kürtlere eziyet etmekten vazgeçmeli sözleri
Kaddafi'nin "Türkler, Kürtlere eziyet etmekten vazgeçmeli. Bu bölgede güneşin altında Kürt milleti de yerini almalıdır," sözleri, şok etkisi yaratmıştır. Krizin Türk kamuoyunda büyümesine neden olan bir diğer önemli faktör Erbakan'ın Kaddafi'nin sözleri karşısında tepkisiz kaldığı yönündeki Manipülasyondur. Oysa Kaddafi'nin sözlerine karşılık Erbakan," Türkiye demokratik bir devlettir. Bir büyük imparatorluğun mirasçısıyız. Her ırktan vatandaşımız var: Ama 65 milyon tek milletiz. Kanunlarımızla, anayasamızla, herkes eşittir. Türkiye'de ırkçılık ve cinsiyet meselesi yoktur. Kürt meselesi yoktur, terör meselesi vardır. Batı Türkiye'yi bölmek istiyor. Nasıl Libya'nın güneyinde suni bir Çat meselesi varsa, Türkiye'de de terör meselesi yarattılar," cümleleri ile yanıt vermiştir...
Bir yanda Asiltürk bir yanda Bahçeli...
1991 seçimlerinde Erbakan ve Türkeş "seçim bataklığını" birlikte açmayı kabul etmişlerdi. İki partinin genel sekreterleri Oğuzhan Asiltürk ile Devlet Bahçeli tarafından görüşmelerin başlatılması karar alınmıştı.
Hz. Muhammed'in yönetimi adalet, ahlak, istişare, biat ve ehliyet esaslarına dayanmaktadır.
En genç doçent..
1953 yılında Almanya’dan Türkiye'ye gelerek doçentlik sınavlarına giren Necmettin Erbakan, 27 yaşında doçent olarak, İTÜ'de en genç yaşta olan kişi olmuştur.
Erbakan'dan Ecevit'e aktif politikada kal temennisi..
1987 genel seçimlerinde Refah Partisi'nin seçim barajına takılması nedeniyle parlamento dışında kalan Erbakan, seçimlerden sonra Bülent Ecevit'i ziyaret ederek politikadan aktif olarak çekilme kararından vazgeçmesi temennisinde bulunmuştur.
1897 Basel konferansında İslam'ı ortadan kaldırma kararı alındığında, bunun için iki yol düşünülmüştür. Bunlardan ilki yasaklayarak kaldırmak, diğeri özünü değiştirerek kaldırmaktır. Bugün dünya siyonizmi ikisini de denemektedir. "Siz namaz kılacaksınız, oruç tutacaksınız fakat siyonizmin kurduğu düzene karışmayacaksınız. Bunlar dünyanın hakimi olacak, siz köle olacaksınız. (...) Müslümanlık kölelik kabul etmez!" (Erbakan, 2007)