Onun yakınındaki bir kişi olan (Recep) Peker, henüz 1933'te Genel Başkan'ın (M.Kemal Atatürk) hayatını sonlandıracak olan hastalığın belirtilerini fark etmişti.
Ittihat ve Terakki Partinin ardında bıraktığı miras yalnızca düşüncelerden oluşmuyordu. Bu mirasın içinde ülkenin insani, ekonomik, düşünsel ve kültürel kaynaklarının önemli bir bölümünü denetleyen, iyi eğitilmiş ve geniş kadrolara dayanan bir siyasi örgüt de yer alıyordu. Mustafa Kemal önderliğindeki Ulusal Kurtuluş mücadelesi ve Cumhuriyet, Jön Türkler döneminde hazırlanan bu sosyopolitik temeller üzerinde kuruldu.
Milliyetçilik,politik açıdan antiemperyalizmin,ekonomik alanda ise devletçiliğin benimsenmesi ve bu ikisine Türkçülüğün eklenmesiyle meydana geliyordu.
Jön Türk Devrim'inin yarattığı yeni seçkinci düzenin temelinde,bir avuç eğitimli insan (münevver) ile eğitimsiz halk yığınlarından (avam) oluşan bir toplum yatıyordu.
Milliyetçilere karşı olan güçler, en üst dinsel makamlardan destek alıyorlardı.Bu durum, milliyetçi hareket içinde, din adamlarının politik güç sahibi olmalarına karşı çıkan unsurların ve" laik "eğilimlerin dayanağı oldu.