Türk Siyasi Tarihi (1700-1958)

Tahsin Ünal

By Number of Pages Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) Quotes

You can find By Number Of Pages Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) quotes, by number of pages Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Yakamızdan hiç düşmemişler
XVII'nci asırda mülkî mansıplar evlâda intikal ettiği gibi, ilmî mansıblar da babadan oğula intikal etmeye başladı. Ulemanın beşikteki çocuğuna ilmî rütbeler verilir oldu. Böylece tarihlerimizde "beşik üleması" denilen câhil ülema zümresi türedi. Annelerinden âlim doğan, okumadan hoca, yazmadan kâtip olan bu adamlar bir araya gelip ilmî mubahaseler yaparlardı. Mevzuları Şeytan, melek var mıdır? Firavun acaba imân etmiş mi idi, etmemiş mi idi gibi incir çekirdeğini doldurmayan, fakat bir asrı mükemmelen dolduran meselelerdi. Ele geçirmek istedikleri bir mansıbı elde etmek için başvurdukları çare, rüyalarında Hz. Peygamberi görmekti. Şuaravizâde, Mısır mansıbını elde etmek için «Mısır'ı rüyamda Hz. Peygamber bana verdi. Her kim tasarrufa yeltenirse elbet ki gazaba uğrar. Hânümânı berbat olur. Hayır görmez. diyerek rakîplerini susturmuş ve Mısır mansıbını ele geçirmiştir.
Sayfa 31 - Kastaş Yayınları
ESKİDEN bir şahıs terfi ederek vezir oldu mu, onun bir dairesi, halkı teşekkül ederdi. Bunlar Kethüda, Divan Efendisi, Kaftan Ağası, Tütüncübaşı, Kahvecibaşı, İç Ağalar, Hazinedar, Karakulaklar, Çuhadarlar, Selâm Ağası, Aşçıbaşı, Kilercibaşı, Kavasbaşı, Dilbaşı, Tüfenkçibaşı, Mehter Heyeti, v.s... Bunların da emrinde 5-10 adam olduğundan bir Osmanlı veziri (paşası) nin emrinde askerlerinden başka takriben 150-200 adam bulunurdu. Vali, bulunduğu vilâyetin vüs'atine[para gücüne]göre asker besleme salâhiyetine de sahip idi. Bu askerin miktarı 2.000'den, 4.000'e çıkarıldı. Bir Osmanlı paşası, küçük çapta bir padişah, bir derebeyi idi. Tıpkı şahsına ve emrine bağlı asker bulunduran eski Roma generalleri gibi. Osmanlı paşaları da şahıslarına, emirlerine bağlı askerler bulundururlardı. Böyle bir idare tarzının mahzurları, padişahların kuvvetli olduğu asırlarda pek belli olmamıştır. Fakat XVII'nci Asırdan sonra, bunun mahzurları ortaya çıkmıştır. Askerlerine güvenen vezirler, beyler padişaha kafa tutarak bulundukları yerin derebeyi kesilmişlerdir.
Sayfa 107 - Emel Yayınları
Reklam
Osmanlı İmparatorluğunda ticari faaliyetleri ellerinde tutan gayrimüslimlerin ekserisi ticaret yaparak keselerini, ilim tahsil ederek kafalarını doldurmuşlar.
Müslüman olan halk ise genel olarak çiftçilik çobanlık ediyordu. Lüzum hasıl oldugu zaman, eyalet askeri ismi altında askere gidiyor, senelerce serhat boylarında kan akıttıktan, can feda ettikten sonra köyüne, kasabasına dönüyordu. Geldiği zaman hanesini harap olmuş, çiftini bozulmuş, sürüsünü dağılmış buluyordu.
Kanuni Sultan Süleyman bir mecliste, "Memleketin efendisi köylüdür. O, topraktan yetiştirdiği mahsul ile servetimizi temin eder. Kudret ve kuvvetimizi arttırır. O, hepimizi geçindirir. Tarih boyunca, kılıç, sabana mağlup olmuştur. Bu itibarla köylümüzü koruyalım" demiştir................ Hatta Kanuni sefere giderken halkın ekinlerine zarar veren askerleri hemen idam ettirmekten çekinmemiştir.
Genel olarak 1330-1600 tarihleri arasında açılan medreselerin ders programları tetkik edilirse, medreselerimizde, Kur'an, kelam, fıkıh, hadis, tefsir gibi dini ilimlerin yanında mantık, felsefe, riyaziye, astronomi, tıp, hendese gibi müspet ilimlerin de okutulduğu görülür.
Reklam
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.