Türk Siyasi Tarihi (1700-1958)

Tahsin Ünal

Featured Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) Posts

You can find Featured Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) books, featured Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) quotes and quotes, featured Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) authors, featured Türk Siyasi Tarihi (1700-1958) reviews and reviews on 1000Kitap.
ESKİDEN bir şahıs terfi ederek vezir oldu mu, onun bir dairesi, halkı teşekkül ederdi. Bunlar Kethüda, Divan Efendisi, Kaftan Ağası, Tütüncübaşı, Kahvecibaşı, İç Ağalar, Hazinedar, Karakulaklar, Çuhadarlar, Selâm Ağası, Aşçıbaşı, Kilercibaşı, Kavasbaşı, Dilbaşı, Tüfenkçibaşı, Mehter Heyeti, v.s... Bunların da emrinde 5-10 adam olduğundan bir Osmanlı veziri (paşası) nin emrinde askerlerinden başka takriben 150-200 adam bulunurdu. Vali, bulunduğu vilâyetin vüs'atine[para gücüne]göre asker besleme salâhiyetine de sahip idi. Bu askerin miktarı 2.000'den, 4.000'e çıkarıldı. Bir Osmanlı paşası, küçük çapta bir padişah, bir derebeyi idi. Tıpkı şahsına ve emrine bağlı asker bulunduran eski Roma generalleri gibi. Osmanlı paşaları da şahıslarına, emirlerine bağlı askerler bulundururlardı. Böyle bir idare tarzının mahzurları, padişahların kuvvetli olduğu asırlarda pek belli olmamıştır. Fakat XVII'nci Asırdan sonra, bunun mahzurları ortaya çıkmıştır. Askerlerine güvenen vezirler, beyler padişaha kafa tutarak bulundukları yerin derebeyi kesilmişlerdir.
Sayfa 107 - Emel Yayınları
Yakamızdan hiç düşmemişler
XVII'nci asırda mülkî mansıplar evlâda intikal ettiği gibi, ilmî mansıblar da babadan oğula intikal etmeye başladı. Ulemanın beşikteki çocuğuna ilmî rütbeler verilir oldu. Böylece tarihlerimizde "beşik üleması" denilen câhil ülema zümresi türedi. Annelerinden âlim doğan, okumadan hoca, yazmadan kâtip olan bu adamlar bir araya gelip ilmî mubahaseler yaparlardı. Mevzuları Şeytan, melek var mıdır? Firavun acaba imân etmiş mi idi, etmemiş mi idi gibi incir çekirdeğini doldurmayan, fakat bir asrı mükemmelen dolduran meselelerdi. Ele geçirmek istedikleri bir mansıbı elde etmek için başvurdukları çare, rüyalarında Hz. Peygamberi görmekti. Şuaravizâde, Mısır mansıbını elde etmek için «Mısır'ı rüyamda Hz. Peygamber bana verdi. Her kim tasarrufa yeltenirse elbet ki gazaba uğrar. Hânümânı berbat olur. Hayır görmez. diyerek rakîplerini susturmuş ve Mısır mansıbını ele geçirmiştir.
Sayfa 31 - Kastaş Yayınları
Reklam
Müslüman olan halk ise genel olarak çiftçilik çobanlık ediyordu. Lüzum hasıl oldugu zaman, eyalet askeri ismi altında askere gidiyor, senelerce serhat boylarında kan akıttıktan, can feda ettikten sonra köyüne, kasabasına dönüyordu. Geldiği zaman hanesini harap olmuş, çiftini bozulmuş, sürüsünü dağılmış buluyordu.
Meselelerde ilim ve fikri olgunluğu yerinde olmayan talebe geçirilmiyordu. Hatır için sınıf geçme olmadığı gibi bir ilmi rütbeden diğer bir ilmi rütbeye ancak imtihanla geçilebilirdi. Fatih 'in yeni yaptırdığı medresesinde, bir oda istediği, baş müderrisin ise "Hakkı olmayanlara hücre tahsis etmek kanun değildir." diye reddettiği meşhurdur.
"1571 İnebahtı Hezimeti" üzerine 5-6 ayda 200'den fazla gemi inşa ederek Osmanlı donanmasını eskisinden daha kuvvetli hale getiren, zamanımızdaki Amerika tersanelerinden daha çok çalışan, daha iyi gemi inşa eden Türk tersaneleri, medreselerde okutulan müsbet ilimlerin eseri olmuştur.
3.Mustafa, tedbil gezen padişahlardandı. Bir gün tedbil edip Şeyhülislam Salih Efendi'nin Topkapı'daki sarayına gelmişti. Söz arasında padişah "Efendi, sarayınız çok uzak yerde. Yakın bir konak temin etsek olmaz mı?" deyince Salih Efendi "olmaz Şevketlüm. Civarımızda bulunan şu evlerin hiç birinde sıcak yemek pişmez. Sayenizde ol fakirlerin yemekleri kulunuzun hanesinden gider, ben buradan gidersem mahrumiyete giriftar olurlar. Onun için tedbil-i mekan etmiyorum." demiştir. Eskiden zenginler fakir ve fıkara gözetip ve bakardı.
Sayfa 103Kitabı okudu
Reklam
Cahil ve ehliyetsiz kimse, değil devlet idare etmek, koyun bile güdemez. Zira çobanlığın da kendisine has bir ilmi vardır.
Sayfa 113Kitabı okudu
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.