İnsanı Allah'dan, Allah'ı insandan ayıran dünya görüşü, ne yazık ki insanı insandan ayırarak, ferdi, egoizm zindanında hapsetmiş, böylece de onu, " Varsa ben, yoksa ben!" dedirtmek azâbına uğratmıştır.
Halbuki kuvvetli insan, kof ve sadist bir azamet ile etrafını kasıp kavuran bu zavallılar değil, beşeri zaaf ve hatalarına deva ve sefa vadeden bir manevi otorite ile biliş tutup ona teslim olan kimselerdir.
İslam fütühatının her yayıldığı topluluk tarafından bir kurtarıcı olarak karşılanmasının ve mahalli karaktere kendinden bir öz vermesinin sebebini beraberinde taşıdığı tevhid, hikmet, adalet ve sevgi şuurunda aramak lazım gelse gerek.
Gösteremezdi. Zira o adamlar devleti kendileri için değil, kendilerini devlet için lüzumlu gören Serdengeçti fedailer, ruh sağlığına sahip büyük insanlardı. Kimseden nimet ve atıfet beklemezler, beklemedikleri içinde kimseden korkmazlardı.