Türk Yazınından Seçilmiş Kısa Öyküler

Semih Gümüş

En Eski Türk Yazınından Seçilmiş Kısa Öyküler Sözleri ve Alıntıları

En Eski Türk Yazınından Seçilmiş Kısa Öyküler sözleri ve alıntılarını, en eski Türk Yazınından Seçilmiş Kısa Öyküler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Ben daima ıstırap içinde yaşayan bir adamım! Bu azap adeta kendimi bildiğim anda başladı. Belki daha dört yaşında yoktum. Ondan sonra yaptığım değil, hatta düşündüğüm fenalıkların bile vicdanımda tutuşturduğunu nihayetsiz cehennem azapları içinde hala kıvranıyorum. Beni üzen şeylerin hiçbirini unutmadım. Hatıram sanki yalnız elem için yapılmış.”
“O kadar ağlıyorum ki... Beni artık susturamıyorlar. Ne vakit, nerede, nasıl sustuğumu bugün hatırlamıyorum. Sanki edebiyen ağlıyorum.”
Reklam
“Otların yeşil olması, denizin mavi olması, gökyüzünün bulutsuz olması, pekala bir meseledir. Kim demiş mesele değildir, diye? Budalalık! Ya yağmur yağsaydı... Ya otların yeşili mor, denizin mavisi kırmızı olsaydı... Olsaydı o zaman mesele olurdu, işte.”
“Sanki bütün bu mağazalar, bütün şu insanlara, saadet satıyorlar.”
“İlk gençlik yıllarıydı. Savaşın yalnız adı vardı. Sokaklar kalabalık, vitrinler, ışıklı, dopdolu...İçimizde sebebini hala anlayamadığımız, her şeyin bizim olduğuna inandıran garip bir duygunun sevinci, mutluluğu... İlk sevdaların belirsizcesine yanan ateşi... Çabuk yanan kül olan bir ateş. Hatta külü bile kalmayan.”
“Ben bu yeni kuşağı ilgiyle izliyorum. Anlamasına çok iyi anladığımı sanıyorum da, buralara nasıl geldiler ona şaşırıyorum. Bu insanca ilişkileri, ne zaman, nereden edindiler; bunca yozluğun, karışıklığın içinde. Nasıl böyle arı, böyle dost, böyle insan kalabildiler.”
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.