Hepimiz öyle değil miyiz? Ben, Türkçeyi, muhtelif devirlerinde, muhtelif elbiselerle, muhtelif şekillerde gördüm ve sevgilimi o libaslar altında, kendi cevherinde sevdim.(...)
Ben onu perişan gönüllü şâirin:
"O gül-endâm bir al şâle bürünsün yürüsün
Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürüsün"
beyitinde olduğu gibi, bir al şala sarınıp yürüdüğünü görerek de sevdim."
Hâlit Ziyâ Uşaklıgil