Bir kavim, harsen yükseldikçe siyasetçe de yükselerek kuvvetli bir devlet vücuda getirir. Diğer taraftan da harsın yükselmesinden medeniyet de doğmaya başlar. Medeniyet iptida millî harstan doğduğu hâlde, bilahare komşu milletlerin medeniyetinden de birçok müesseseler alır. Fakat, bir cemiyetin medeniyetinde fazla bir inkişâfın süratle husulü muzırdır.
Anadolu Selçuklularının son zamanlarında, “Ahiler” yolu, meslek örgütleri “fütüvvet” ilkesine dayanan “zâviyeler” olarak kuruldu. “Fütüvvet”in sözlük anlamı, “babayiğitlik”tir; terim anlamı ise “Dünyada ve öteki dünyada halkı kendi özüne yeğlemek ve önde tutmak”tır.
Türkçülere göre, Türk halkının bildiği ve tanıdığı her kelime millidir. Bir kelimenin milli olması için Türk cezrinden (kökünden) gelmiş olması kâfi değildir.
Her ulusun yeryüzünde gerçekleştireceği, tarih ve uygarlıkla ilgili bir görevi vardır. Türk ulusunun göreviyse, ahlâkın en yüksek erdemlerini uygulama alanına çıkarmak; en olamaz sanılan özverilerin ve yiğitliklerin olabileceğini kanıtlamaktır.
"Osmanlı edebiyatı demek, doğru değildir. Ayrıca, dilimize Osmanlı dili ve milletimize Osmanlı milleti demek yanlıştır. Çünkü Osmanlı tabiri yalnızca devletimizin adıdır. Milletimizin adı ise, yalnız Türk'tür. Bundan dolayı dili de Türk dilidir, edebiyatımız da Türk edebiyatıdır."