Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Türkistan Başbuğu Emir Timur

Çağatay Osmanoğlu

Türkistan Başbuğu Emir Timur Sözleri ve Alıntıları

Türkistan Başbuğu Emir Timur sözleri ve alıntılarını, Türkistan Başbuğu Emir Timur kitap alıntılarını, Türkistan Başbuğu Emir Timur en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Don Kişot da buradan gelmiş olmasın?:Gelmemiş
*** Don Nehri'nde Altın Orda ordusunu mağlup ettikten sonra kendisine "Don Muzafferi" anlamına gelen Donskoy unvanı verilen Knez Dimitri galip gelmesine rağmen en iyi knezlerini ve ordusunun büyük bir kısmını kaybetti.
1402 Ankara Savaşı'nda Timur'un ordusuna esir düşen Schiltberger, kentteki* katliamdan sonra yapılanları şöyle anlatır: "Sonra kadın ve çocukların toplanarak kent dışında bir düzlüğe getirilmelerini ve içlerinde yedi yaşından ufak olanların ayrılmalarını buyurdu ve adamlarına bu çocukları atlarıyla çiğnemelerini emretti. Bunu duyan yaverleri ve çocukların anaları ayaklarına kapanıp aman dilediler. Dinlemedi ve gene tepelenmelerini buyurdu; hiçbiri bunu ilk yapan olmak istemiyordu. Hiddetlendi ve kendisi atını onların (çocukların) üstüne sürerek şöyle dedi: 'Şimdi göreyim bakayım; kimmiş, o arkamdan gelmeyenler. Bunun üzerine onlar da atlarını çocukların üstüne sürerek hepsini çiğnediler. Yedi bin çocuktular."
Isfahan
Reklam
Timur'un torunu Uluğ Bey tarafından 1421 yılında kurulan Semerkant Medresesi ile Semerkant Rasathanesi'nde gerçekleştirdiği çalışmalar sonucunda Batı'da kendisinden 15. yüzyıl astronomu olarak bahsedilmesi ve merkezi Amerika'da bulunan Uluslararası Astronomi Derneği tarafından da ay yüzeyinin önemli bölgelerinden birine Uluğ Bey krateri adının verilmesi bu dönemde yetişen hem Uluğ Bey'in, hem de onun yetişmesinde önem arz eden hocalarının bir başarısıdır.
Sayfa 384
Atatürk'e göre Emir Timur'un en önemli özellikleri şunlardı: "Timur'un asıl dikkati celp eden hali bir tehlike zamanında sakin ve mülahazalı kalışıydı. Bu, büyük iş yapabilmek kabiliyetinde olan adamlarda görülebilir. Timur'un cismani enerjisi de çok fazla idi; bu sayede gecelerce uykusuzluğa ve at sırtında kalmaya dayanabiliyordu. Timur'da bir şef vasıfları vardı ve o, kumanda etmesini seviyordu. Kendine çok emniyeti vardı."
Sayfa 249
Timur için savaşmak bir zevkti ve muhaliflerden intikam almaktan büyük bir haz duyardı. Öyle ki, birisinin kendisiyle savaşmak istediğini öğrendiği zaman çok sevinir, gönlü ferahlar ve o kişinin üzerine uçarcasına giderdi.
Sayfa 188
Seferlerinin Türk-İslam devletleri üzerine yöneltilmiş olmasından dolayı Timur ağır eleştirilere uğramıştır. Aslında bu faaliyetleri o dönemin hâkimiyet anllayışı düşünülerek değerlendirilmelidir. Cihan hâkimiyeti fikrine sahip bulunan Timur'un amacı o zamanın dünyasına kendi idaresini tanıtmaktı. Tarihçi Yezdi ona, "Dünya iki hükümdara yetecek kadar değerli ve büyük değildir; Allah nasıl bir tane ise sultan da bir tane olmalıdır" sözünü isnat eder.
Sayfa 172
Reklam
Atatürk Demir'i çok severdi. Onun kumandanligina ,devlet adamligina hayrandi. Bir gün Ankara savaşını degerlendiriyordu.Yildirim Beyazıt Demir' i öyle bir kıskaç içine almıştı ki bu kiskactan Demir' den başka bir kumandan sıyrılıp cikamazdi. O çıktı ve hasmını yendi. " Ben Demir zamanında gelseydim ,onun yaptığı işleri basaramazdim. O benim zamanımda gelseydi , yaptıklarımdan daha çok büyüklerini yapardı."
Kendine zararı dokunsa bile doğruluktan asla vazgeçmeyen, yalandan ve yalan söyleyenden nefret eden Timur'un, sürekli olarak parmağında taşıdığı tüzüğüne "rasti, rusti" (kurtuluş doğruluktadır) ibaresini nakşetmiş olması (İbni Arabşah; İbni Tagribirdi) ve yazdığı mektupların sonuna da aynı ibareyi içeren damgasını vurması doğruluğa ne kadar çok önem verdiğinin bir göstergesiydi. Aynı zamanda ciddi, kararlı, sert ve otoriter bir şahsiyete sâhip olan bu hükümdar, kafasına koyduğu bir işi mutlaka yapar ve emirlerinin kesinlikle yerine getirilmesini isterdi. Emrine en ufak muhalefette bulunanın kanını mubah görür ve hiçbir şey onu kararından vazgeçiremezdi.
Sayfa 181
Reklam
"Timur yapılan fenalığı anladı; şeytan onu burnundan solutuyordu; hiç zaman kaybetmeden ordusunu harekete geçirdi ve gazap kılıcını çekti; istibdat sadağından oklarını aldı ve it gibi, aslan gibi, pars gibi naralar atarak, yıkarak, devirerek kente doğru ilerledi; kent karşısında belirdiği zaman oluk gibi kan dökülmesini, kutsal şeylerin tahrip edilmesini, yağma ve katliam yapılmasını, taş üstünde taş bırakılmamasını, mahsullerin yakılmasını, kadınların memelerinin kesilmesini, bebeklerin ve çocukların boğazlanmasını, başların gövdelerden ayrılmasını, onur ve haysiyetin çiğnenmesini, yaşlı ve sakatların sahipsiz bırakılmalarını, merhamet bayrağının indirilip intikam bayrağının dalgalandırılmasını buyurdu. Sonra kılıcının dizginlerini onların boğazlarının yaylasında koyuverdi ve mezarlarını kurdun, kuşun ve sırtlanların karınlarında açtı; bu her şeyi yutan yıkım girdabı durmak bilmedi; ölü sayısı Ninova nüfusunun altı katına çıkana dek onları yaşam ağacından çekip koparmaya devam etti."
Sayfa 19
Yanındaki beyler ve devlet adamlarına hitaben, "Bu iş bana acayip geliyor. Eski padişah ve meliklerin ellerinde bu kadar güç ve kudret olduğu halde Müslüman olmayan Gürcülere memleketin ortasında, saltanat iddiasında bulunacak kadar kudret vermişler. O halde Müslümanlık ve dindarlık nerede kaldı? Puta tapanlar bile bu putlar kendilerine yardım edemeyeceği halde, kendi dinlerinin aleyhinde bulunanları yok etmek için çalışırlar. Müslümanlar, Tanrı'nın kendilerine yardım edeceğine dair vaadine rağmen, bu kâfirleri neden hükümdarlıkta bıraktılar? Onlardan sağlanan küçük bir menfaat için neden böyle bir harekette bulundular? Şimdi hükümdarlık bize geçmiştir. İslam dünyasını onların kötülüklerinden kurtarmak için bu işi bizim yapmamız gerekir" diyerek Gürcüler üzerine yürüyen Timur, Tiflis Kalesi ve civarını kuşatma altına aldı.
Sayfa 42
Atatürk, Timur'u çok severdi. Onun kumandanlığına, devlet adamlığına hayrandı denilebilir.
arka kapak
Timur savaş alanında ordularını zaferden zafere koşturmakta ne kadar ustaysa, satranç tahtasında taşları oynatmakta da bir o kadar ustaydı; soğukkanlı hesaplamaları, cüreti ve oyun hâkimiyeti, devrin en büyük oyuncularını yenmesini sağlamıştı. Arabşah, bu sahada bile üstüne olmadığını yazmıştır. "Zekâsını bilemek için düzenli olarak satranç oynardı; fakat bildik satrancı kibrine yediremediği için bunun yerine büyük satranç oyununu oynardı; bunun tahtası on bire on kareden oluşur, iki deve, iki zürafa, iki bekçi, iki top, bir vezir ve birkaç fazla taş daha ilave edilirdi." Günümüzde dahi en zor oyunlardan biri olan bu oyun Timurlenk satrancı olarak bilinir.
Sayfa 171
Bu büyük fatihin tarihe olan sevgisi, anlatılabilecek türden değildi. Meclisinde devamlı tarih, siyer ve geçmiş hükümdarların hayatını anlatan kitaplar okunurdu. Bunu bir meleke haline getirmişti ve tekrar tekrar okundukça hoşuna giderdi. Böylece derin bir tarih bilgisine ulaşmış olan Timur, kendisine tarih okuyan kimse hata yaptığı zaman bunu hemen fark eder ve düzeltirdi.
Sayfa 196
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.