Tarih Kimlik İdeoloji

Türkiye'de Tarih Savaşları

İkbal Vurucu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Taşer, Türk milletinin zirvesi olan Osmanlı'nın çökmüş olmasına rağmen Türklüğün yeniden ihtişamlı geçmişine kavuşacağına olan inancı idealizminin temelini teşkil eder, Ona göre: "Büyük milletlerin hayatı büyük denizlere benzer, Türk milleti bir okyanustur. Gel gitleri, sularının yükselişi çekilişi vardır. Batı Türklüğünün yükselişi Sakarya'dan başladı, Viyana'ya, Yemen'e, Cezayir'e dayandıo Geri çekilişi 1922 'de Sakarya'da bitti. Şimdi yükseliş halindeyiz, Sakarya'dan çıktık, İzmir'e, Edirne'ye, Hatay'a vardık. Bütün eski sahilleri örteceğiz ve eski sınırları geçeceğiz “
Sayfa 166Kitabı okudu
Gerek sol ve gerekse kozmopolit İslamcı tarihçilerin gündeminden düşmeyen Dersim isyanı, Şeyh Said isyanı, Ermeni tehciri, Rum mübadelesi, Çanakkale Savaşları, İstiklal mahkemeleri, Millî Mücadele, Atatürk bilimsel tarih tartışmalarının sıradan temaları değildir. Hedefte,"Türkleştirme”, "tek tipleştirme” gibi retorik üzerinden Türk ve Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluşunu simgeleyen unsurları olumsuzlama ve değersizleştirme amacı söz konusudur.
Reklam
Sümela Manastırında ayinin yapıldığı 15 Ağustos 1461 Trabzon'un fethinin tarihi. Yani, Rum Pontus devletinin tarih sahnesinden silindiği gün. Ayin, sürekli Ekümenlik iddiaları ve "gizli amaçlarıyla” gündeme gelen Rum Patriği Bartholomeos tarafından yönetildi. 15 Ağustos'ta, Sümela'ya gelen pek çok kişinin üzerinde İngilizce "Ben Pontuslu'yum” ve Yunanca "Pontus” yazılmış ve Pontus Haritası olan tişörtler giymişlerdi.
Sayfa 239Kitabı okudu
Türkiye Cumhuriyeti bir ulus devlettir ve bu devlet modelinin gerekli gördüğü ideolojik ve kurumsal yapılanmanın oluşturulması doğaldır. Ulus-devletler modern devlet modeli hüviyetleriyle millet olarak tanımlanan kendine özgü bir formasyonu vardır. Bu devlet ve toplum modelini diğer muadillerinden ayrı kılan husus, devlet ile toplumun özdeşleşmiş bir örgütlenme modeli olması yanında meşruiyet aynaklarındaki farklılıktır. Ulus ve devletin örtüşmesi diğer evlet modellerinden ayrılan bir özgülükken meşruiyet kaynağı a bizatihi "milletin” kendisi olmaktadır. Demokratik kurumlar e süreçlerle devletin yönetilmesi bizzat toplumun katılımıyla gerçekleşmektedir. Okullaşma, sanayileşme, sekülerleşme, kentleşme, bireyselleşme, bilimsel gelişmeler modern toplumun farklı boyutlarını oluşturmaktadır.
Sayfa 150Kitabı okudu
Türk dünyasının geniş bir fiziki-coğrafi zeminde varlık kazanmış olması birbirinden farklı modernleşme süreçlerini de beraberinde getirmiştir. Bu nesnel sosyo-kültürel gerçekliğe ekonomik bağlı olarak biçimlenen toplumsal, kültürel,ekonomik gelişmişlik birbirinden görece başkalaşmış sosyo-kültürel ve ekonomik yapılaşmaya yol açmıştır.
Sayfa 300Kitabı okudu
Tarihsel mekânların, kimliğin inşası, varlığın korunması, meşruiyeti gibi alanlardaki işlevi "şimdi”nin "geçmiş”le olan bağı açısından da önemlidir. Tarihin tecessüm ettiği mekânlar bireyin varoluşunda bir süreklilik sağlan Mekânm yok olması veya yaratılamaması tarihin yaşamın dışına atılması, önemsizleşmesi gibi bir gerçeği de gösterir.
Sayfa 238Kitabı okudu
Reklam
Türkiye aydınının zihinsel kodları Kartezyen dualite çıkmazı ile maluldür. Bu dualite birey-toplum, özne-nesne gibi sosyolojik kavramlar düzleminde görünürlük kazanırken esas itibariyle İslam-laiklik, Doğu-Batı, ilerici-gerici gibi düaliteler üzerinden dünyayı algılama, duyumsama ve anlama süreçleri işletilmiştir. Söz konusu dualiteler tarihsel Türk kimliği karşısında bir karşıtlık olarak konumlanmıştır. Aydının Türk kimliğine karşı görülen kin ve nefretini psikanalitik açıdan açıklayabileceğimiz gibi temelindeki sınıfsal çatışma da gözardı edilmemelidir. Sınıf farkı aydında çözülmesi zorunlu bir problem. Hedefinde yükseklere giderek itibar, şan, şöhret arayın aydın, sınıf atlanmanın veya daha doğrusu atlayabilmenin yolunu "muhalif duruş", "tarafsızlık" "insaniyetçilik” gibi kategorilerle kendi kanununu belirler ve tanımlar. Bu kategoriye katılmanın koşulu ise hetıı ana kültürel ve toplumsal kitleye (yani Türk toplumuna) ve resmi ideoloji olarak tasavvur edilen Türk milliyetçiliğine karşıt duruştur. Burada ifade ettiğim "karşıt duruş” bir eleştirel yaklaşım değildir. Yani Türk toplunıuııda sosyo-politik ve kültürel işleyiş mekanizmasındaki anti-denıokratik veya otoriter yapıların, Unsurların ortaya çıkarılması gibi bir işlev/misyon değildir. Bizatihi Türk toplumunun varoluşsal kimliğidir, hedefteki.
Sayfa 200Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.