Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1908-2015

Türkiye İktisat Tarihi

Korkut Boratav

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
1946 yılı, Cumhuriyet Türkiyesi'nin tarihinde hem siyasi, hem iktisadi bakımdan yeni bir dönüm noktası oluşturur. Parlamenter rejimin gereği olarak geniş halk kitlelerinin toplum sahnesinde, artık seyirci değil, aktörler olarak yer alması sonucunu doğurmuştur. Siyasi iktidarlar, bu tarihten sonra, en azından seçimden seçime, işçi, köylü, esnaf gibi kalabalık halk kesimlerinin ekonomik ve sosyal isteklerini dikkate almak, bunlara şu veya bu biçimde yanıt vermek zorunda kalacaklardır. Bu zorunluluk, iktisat politikalarında ve bölüşüm ilişkilerinde, varlıklı sınıfların kısa dönemli çıkarlarıyla çelişebilen unsurların sürekli olarak yer alması sonucunu doğuracaktı. Bazı çözümlemelerde ''popülist'' bir rejim olarak da nitelendirilen bu ortamın egemen sınıfların denetiminden çıkmamasının, bunların uzun dönemli çıkarlarını zedelememesinin ön-koşulu, doğrudan halk sınıflarını temsil etme ve/veya bunları örgütleme iddiasında solcu bir siyasi muhalefetin iktidar alternatifi olarak gelişmesine imkan verilmemesidir. Nitekim Türkiye'de de böyle oldu. Kısa süren bir yaygın demokrasi denemesinden sonra 1946 yılı sonunda solcu partiler ve bunların paralelindeki sendikalar kapatılarak sosyalist hareket yasal siyasetin dışına itildi.
Sayfa 104Kitabı okudu
Ulusal nitelikte bir kapitalizme yönelişin karşısına çıkan belki de en çetin engel, Türk burjuvazisinin cılızlığından kaynaklanmaktaydı.
Sayfa 23
Reklam
Sıcak para hareketlerine bağımlı kılınan bir sistem,daima krizi tetikleyecek bir vesile bulur.
Sayfa 182
Liberal İktisat Politikaları
Finansal sistemde serbestleşme, 1980 Temmuzunda vadeli mevduat ve kredi faizlerinin serbest bırakılması ile başladı. Küçük bankaların ve mantar gibi Çoğalan bankerlerin Başlattığı faiz yaşı 1982 yılı içinde büyük bir finansal kargaşa ile sonuçlandı. Mevduat sertifikalarını ve holding tahvillerini kendi borç senetleri ile birlikte pazarlayan ve sonunda sadece kasaya giren yeni parayla eski taahhütlerini Karşılamak zorunda kalan bankerler, 1982 ortalarında tümüyle Çöktü ve bu çöküntü birkaç küçük banka ile peşinden sürükledi. Skandal boyutlarıyla kamuoyunu çalkantılara sürükleyen ve askeri yönetime sarsan bu çöküş, turgut Özalı karşılamak zorunda kalan bankerler, 1982 ortalarında tümüyle Çöktü ve bu çöküntü birkaç küçük bankayı da peşinden sürükledi. Skandal boyutlarıyla kamuoyunu çalkantılara sürükleyen ve askeri yönetime sarsan bu çöküş, Turgut Özal’ın Hükümet’ten ayrılmasına yol açtı. Bu, liberal iktisat politikalarının ilk büyük fiyaskosudur.
Sayfa 154Kitabı okudu
1908 sonrasında İttihatçıların ve 1923 İzmir İktisat Kongresi'nden sonra Kemalistlerin modern bir kapitalist ekonominin oluşması için öngördükleri ana mekanizma, devletin bireyleri zenginleştirecek ortamı ve desteği sağlaması; böylece oluşacak (ve kısmen siyasi kadrolardan kaynaklanacak) yeni burjuvazinin yabancı sermayeyle (''eşit koşullarda'') işbirliği ve ortaklık ilişkileri içine girerek gelişmeyi ve sanayileşmeyi gerçekleştirmesiydi. Sanayileşmeyi kolaylaştıracak ''ölçülü ve ılımlı'' bir korumacı rejim yeğlenmekteydi; ancak 1908-1929 yıllarının uluslararası konjonktüründen ve Türkiye'nin özel durumundan doğan nesnel sınırlamalar Türkiye ekonomisinin dünya ekonomisiyle esas olarak bir ''serbest ticaret-açık kapı'' ortamı içinde eklemlenmesi sonucunu veriyordu. Bu mekanizmanın işlediği yirmi yılı aşkın süre içinde istenen doğrultuda bazı sonuçların elde edildiği gözlemlenmiştir. Örneğin, devlet desteğinin, bireylerin zenginleşmesinde etkin bir yol olduğu ortaya çıkmıştır: Müslüman-Türk ticaret burjuvazisi ile siyasi kadroların ve yüksek bürokrasinin işbirliğinden, geleneksel (ve gayri müslim) komprador ticaret burjuvazisinin işlevlerini kısmen de olsa devralabilen, bazı hallerde yabancı sermayeyle işbirliği içinde kurulan imtiyazlı şirketlerin tekelci kazançlarından nemalanan bir yeni zenginler tabakası oluşmuştu.
1908’i izleyen yıllarda bir kısmı İttihat ve Terakki Cemiyetinin etkili mensupları olan Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Tekin Alp gibi düşünürler İktisadiyyat Mecmuası ve Türk Yurdu gibi yayın organlarında Alman tarihçi okulunun korumacı doktrinlerini yaymaya başladılar.
Reklam
Ayrıca, siyasi dönüşümlerin önemli iktisadi uzantılar olabileceği de malûmdur. Ancak, siyasi ve iktisadi gelişmeler arasında bu türden etkileşimlerin varlığı, bu gelişmelerin önemli gecikmeler ve zaman kesintileriyle sonuç verdiğini görmemizi engellememelidir.
Sayfa 15 - İmge KitabeviKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.