Türkiye Nasıl Paylaşıldı?

Paul Hourie

Quotes

See All
Rusya hükümeti, Büyük Petro zamanından beri, daima açık deniz siyasetini takip etmiştir. Baltık Denizi'nde olduğu gibi, Karadeniz'de de evvela bir pencere, sonra bir cephe istemişti. Fakat Baltık ile Karadeniz kapalı denizlerden idi. Rusya için Akdeniz'e bir kapı lazımdı. Bu kapı niçin Bâb-ı Ali - İstanbul olmasın? Türkiye işlerine müdahale için Rusya'nın pek mükemmel bahaneleri vardı: Din! Vaktiyle Polonya'da olduğu gibi, şimdi de zât-ı şahâne (Osmanlı padişahının) 1771'de tasdik ettiği temsil hakkından istifade ederek Osmanlı Devleti'nde ki Rum Ortodoks ahaliyi şiddetli bir şekilde "himaye etmek" yeterli idi. Balkan Hıristiyanlarından büyük kısmı ile paydaş cinsi, hemen hepsi ile paydaş dini vardı. Muahedesiz tasdik edilmiş olan bu hukuk, Rusya'ya manevi bir nüfuz, resmi bir himaye vaziyeti bahşediyordu ; Rusya bu nüfuzunu birçok zamanlar, Boğazlar hakkındaki ihtiraskarane emellerine esas kabul etmişti.
Türkiye'nin Tehdit Edilmesi
1770'te Rusların İsmail Kalesi ve Çeşme'de güçlü zaferler kazanmaları üzerine Şark Meselesi açılmıştı. Fakat Türkler için asıl tehlike, Avusturyalılar'dan gelecek zannedilmişti . Avusturya hükümeti, Türklerden yalnız Macaristan'ı almakla yetinmemiş, fütuhatını Belgrad'a kadar ilerletmişti. 1718'de Eflak'taki Ulahlar, Bosna ve Sırbistan'ın bütün Sırpları Avusturya idaresine geçmişti. Artık aşağı Tuna yolları, Selanik kapısı açılmıştı. Fakat Habsburg hanedanı bunları korumanın yolunu bilememişti . Bu durumdan en çok Rusya istifade etmişti. 1768'de ufak bir hudut hadisesi Osmanlı Devleti-Rusya Harbi'ne sebebiyet vermiş, Rusların muzafferiyeti ilk defa olmak üzere Türklerin mevcudiyetini tehlikeye düşürmüştü. Rus ordusu Tuna'daki Romen eyaletleri işgal ediyordu. Rus donanması Çeşme Limanı'nda Türk donanmasını yakacak, daha sonra, İstanbul'u almaktan başka bir şey kalmayacaktı (1770). Rusların aşağı Tuna'da bulunmaları ve İstanbul'un Rus hakimiyetine maruz kalma tehlikesi Avusturya'yı endişelendirecek bir vaziyetti . Bunun üzerine Maria Theresia derhal Rusya'ya karşı Türklerle uyuşmuş, Ruslara Kaynarca Muahedesi'ni akdettirmişti. Artık Rusya'nın fütuhatından eser kalmamıştı...
Reklam
Şark Meselesi
Habsburglar'ın payitahtı Viyana bile birçok defalar Türklerin hücumuna maruz olmuştu. Fakat Türklerin mesaisi Alp engellerini aşamamış , Macaristan az bir zaman sonra ellerinden çıkmıştı. On yedinci asrın sonunda Avusturya orduları Macaristan'da ki Macarları İslam hâkimiyetinden . çıkarıyor, Viyana hükümetinin Cermen vesayeti altına sokuyordu. İşte bu, Türkler için geri çekilmenin, Avusturyalılar için doğuya doğru ilerlemenin (drang nach osten) ki, bugün zaruri olarak Avusturya siyasetinin esasını teşkil eden temel fikrin başlangıcı idi. Şark Meselesi'nin tarihi de, Türklerin Avrupa'dan çekilmelerinin tarihidir. Ve bu çekilme de zaruri idi; çünkü Türkler buralarda esaslı hiçbir şey tesis edememişlerdi. Son hadiseler de gösterdi ki, Türklerin vatanperverlikleri sürekli ve devamlılığı olan bir faaliyet şeklinde bir hükümet teşkilatı vücuda getirmeye kadir değil. Hatta şu da denildi: "Türkler dört asır ve hatta daha fazla bir müddet Avrupa'da çadır kurmuşlardır". Bununla birlikte Türkler burada yalnız fatihlik, kaşiflikten başka bir şey yapmak istememişler veya yapamamışlardı .
Niçin Bir Şark Meselesi Mevcut?
Bir Şark Meselesi mevcut; çünkü Orta Asya'dan gelen Türkler, Moğollar Orta Çağlardan beri Doğu Avrupa'yı istila etmişler, oralar da hakimane yerleşmişlerdir. Ehl-i salibin¹ muvaffakiyetsizliği, muhtelif Avrupa hükümetlerinin dâhili teşkilatında duraklama devrinin ortaya çıkması, Kostantiniyye'deki Rum İmparatorluğu'nun uğradığı
BİR MİLLETİN YALNIZ ASKER İLE TAM BAĞIMSIZ KURTULUŞA VARAMAZ
Bugün pekiyi bilmeliyiz ki, biz yalnız ne kuvvetle, ne de askerlikle bu vatanı kurtaramayız. Bir millet için ordu, vatanın yegâne muhafızıdır . Fakat ordu zafer yolları üzerinde bilinçle hazırlanmadıkça, millet kendi mevcudiyet sebebini ve daha doğrusu ne için harp ettiğini bilmedikçe, harpte muzafferiyet imkân haricindedir. Osmanlılar, ordu ile kuvvetlerini, siyasetle zekâlarını inkişaf ettirmelidirler. Fakat yalnız orduyu vücuda getirmek yeterli olmaz. Bugün en fazla muhtaç olduğumuz, siyaset ve eğitimdir. Avrupa siyasetinin mahirane entrikalarından yakamızı kurtarmak için Osmanlılarda da siyasî rical yetişmelidir. Siyaset, bizim anladığımız gibi, sırf idare-i maslahattan ibaret değildir. İyi bir siyasî olabilmek için milletin siyasî tarihine vakıf olmak, Şark Meselesi'ni bütünü ile tetkik etmek, anlamak ve anlatmak gerekir.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.