Uçmakdere Yazıları - 1

Türkiye Sen Kimsin?

Gündüz Vassaf
Vatandaşından gizli, vatandaşından gizlenen bir devletin kullarıyız adeta. Basını, balıkçısı, kooperatifi, jandarması, Diyanet İşleri, üniversitesi, İtfaiye Teşkilatı, okul aile birliği hepsi devletin ideolojisinin bekçisi. Ama devlet o kadar gizli, yıllardır o kadar gizlenmiş ki beylik sloganlar ötesinde kimse neyin bekçiliğini yaptığının farkında değil. Cesaret de edemiyoruz “Biz neyin bekçiliğini yapıyoruz?” diye sormaya.
Günümüzde normal olabilmek, mutlu olabilmek, patolojik bir iyimserlik ya da “Benden sonra tufan” anlayışını gerektiriyor.
Reklam
"Schopenhaur kimilerinin aptallaşana kadar okuduğunu yazar. Ne kadar çok kitap olurlarsa o denli bilgi sahibi olduklarına, ayrıcalıklı olduklarına inanırlar"
Herkes kendi simgesinin kölesi. Aynı kıyafet, isteyene zulmü, isteyene özgürlüğü temsil edebiliyor.Çıplak bile olsak asıl vazgeçemediğimiz üniformalar kafalarımızda.
Körlüğümüz, din, dil, bayrak, cinsiyet adına evrenselliğimizi unutturan aitliklerimiz peşinde birbirimizle mücadele ederken, nasıl bölünüp yönetildiğimizin, dünyayı örümcek ağı gibi saran sessiz, görüntüsüz iktidarların farkında olmayışımızda mı? Bilemiyorum.
Tarihiyle bu kadar övünüp tarihini bu kadar az bilen, tarihinin dilini okumaktan, anlamaktan aciz, dilini bu denli yoksullaştıran başka bir ulus var mıdır bilmiyorum.
Okullarımızda "Eski Türkçe" YasağıKitabı okudu
Reklam
Devlet sensin, hükümet senin seçtiğin. Kendine sahip çık!
Şimdi bakıyorum da çocukken masalımsı bir korku olarak yaşadığımla bugünün gerçeği arasında pek bir fark yok. Vatandaşından gizli, vatandaşından gizlenen bir devletin kullarıyız adeta.
Dili Kesik CumhuriyetKitabı okudu
Biz yaptığımız işi hiç ciddiye almayız, kendimizi ise çok ciddiye alırız.
Sayfa 186Kitabı okudu
Zamanı çoktan geçmedi mi kültürümüzün, geçmişimizin parçası olan Doğu’yla yeniden tanışmamızın? Doğu tarihi, felsefesi, mimarisi, edebiyatıyla ilgilenmemizin? Dilimize İspanyolca’dan bunca roman çevrilirken acaba tek bir Hint romanı var mı Türkçe’ye kazandırılan? Onlar acaba dünyaya nasıl bakıyorlar diye merak eden kaç tane iktisatçımız, sosyoloğumuz, tarihçimiz var Doğu’ya giden?
Cami sayısının hızlı arttığı Türkiye'de en son ne zaman kütüphane açıldı?Ya da ara sıra uğrayabileceği bir kütüphanenin eksikliğini hisseden kaç kişi tanıyoruz?
Sayfa 195Kitabı okudu
Reklam
Tarihimizin bu yeni aşamasında, simgelerle galeyana gelip kontrolsüz bir şekilde oraya buraya saldırmamız yerine, simgeleri tüketmemizi isteniyor. Yeni Dünya düzeni simgeler uğruna saldıran insanlar yerine simgelerle denetlenebilen insanlar üretiyor.
Sayfa 138Kitabı okudu
Her kitap alanın, okuyanın, kitap okumasını bildiğini söyleyemeyiz. Kitabı okumaya başladıktan sonra, yeterince gayret göstermeyip, hitap tarzı, dili, alıştığımızdan çok farklı diye çabucak bıraktığımız kitaplar vardır. "Okunamayacak kitap yazmış," diye yazarını küçümserken aslında biziz o kitabı okumasını bilmeyen, alışık dünyamızdan çıkıp yazarın alemine giremeyen. Bir de tam tersi hoşumuza gitmese de, yarım bırakılmaz inadıyla sonuna kadar pek bir şey anlamadan okuduğumuz kitaplar da vardır.
Kitap Nasıl Okunmalı?Kitabı okudu
Ülkelerimizde ne varsa hem bize rağmen hem de bizim sayemizde.
Türkiye'de Yaşamanın BedeliKitabı okudu
Cami sayısının hızla arttığı Türkiye’de en son ne zaman kütüphane açıldı? Ya da ara sıra uğrayabileceği bir kütüphanenin eksikliğini hisseden kaç kişi tanıyoruz?
Başkalarının sarıldığı, kutsallaştırdığı, değer verdiği simgelere saldırmak bizi kutuplaştırıyor. Mesele tabuları yıkmak değil; neyi, kimi, nasıl tabulaştırdığımızı anlayabilmek. Çünkü kutuplaşmadan kurtulmanın yolu, kendimize, savunduğumuz değerlere farklı gözlerle bakabilmekten geçiyor.