...Her kim burjuvazinin,Cumhuriyet Halk Partisi'nin veya sosyal demokrasinin niteliği ile ilgili her soruya,bir papağan gibi, "ikili yan" edebiyatı ile cevap verirse önce burjuvazinin kuyruğuna takılıyor,daha sonra da burjuva dünya görüşü ve politikasının titrek bir savunucusu oluyor.
Dış faktörü inkar etmek olmaz. Fakat abartmak da olmaz hep abartıldı. Dış faktörü abartmak kolaycılıktır.Bütün kötülüklerin ve bütün iyiliklerin dışarıdan geleceğini düşünmek ve buna inanmak çok büyük bir kolaycılık oluyor . Her kolaycılık sınıf mücadelesini reddediyor. Basit bir nedenle: Eğer bütün iyilikler dışarıdan gelecekse içeride bir iş yapmaya gerek yok. içeride mücadeleye gerek yok oturup beklemek yeter. Eğer bütün kötülükler dışarıdan geliyorsa içeride ve mücadeleye gerek yok.Üstelik içerideki mücadele zararlı da olur .Çünkü içerideki mücadele güç birliğini bozar.
Bu yüzden dış faktörü abartmak çok büyük bir kolaycılık oluyor.
Mustafa Kemal ve arkadaşları aşırı kuşkucu kişiler. Büyük bir gerçekçilikle bu aşırı kuşkuculuğu, aşırı tedbirliliğe çeviriyorlar. Aşırı tedbirli ihtilalci aranırsa tarihte, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını göstermek gerek.
Türkiye'de aydın ve hatta "sokaktaki adam", dış faktörün aşırı yükü ile, sürekli olarak "dünyaya örnek" olmak ister. Belki dünyanın başka hiçbir yerinde dünyaya örnek olmak için böylesine yırtınan bir başka aydın topluluğu bulmak mümkün değil.
Bir söz var. Güzel mi güzel. Şöyle: "Bir kimseyi büyü ile öldürebilirsiniz." Söz, böyle başlıyor. Şöyle devam ediyor: "Eğer kahvesine yeterli ölçüde arsenik koyarsanız."