Türkiye'de 1958 Öncesi Alınan Ruhsal Tebliğler

Alparslan Salt
Şunu biliniz ki dünyada ne kadar yüksek olursa olsun, hatadan uzak bir tek birey yoktur. Her zaman bazı şeylerin hatalı tarafları olduğunu göz önünde tutunuz! Her hakikatin yanında bazı hataların bulunması olasılığını gözden uzak tutmayınız! Bir hakikate tüm berraklığıyla sahip olmayı beklemeyiniz! - Üstad Planı - (26.4.1936)
Doğa yasalarına göre (insanlara göre değil - BR) olayların umulmadık belirmesi diye bir şey yoktur. Yaratılışla, var olmayla ilgili olaylarda tesadüfün rolü yoktur. Her şey gayet düzenli yasaların sonucudur. Tesadüf, yalnız insanların bakışındadır, bakış açısındandır. İnsanlara tesadüfi görünen şeyler, insanların maddeye bağlılık dolayısıyla idrak yeteneklerinin noksanlığından ileri gelir. Yoksa nedenleri de sonucları da kavramaya müsait geniş bakış açıları olsaydı ona tesadüf demezlerdi.
Sayfa 59
Reklam
Sahip oldukların için sevinme, Layık olduğun için senin olmuştur. Sahip olmadıkların için üzülme, Vakti erken bulunmuştur.
Bir insan ne kadar zeki olursa olsun, yine de dünyadaki birçok bilgi’nin cahilidir. İnsan yalnızca bir meslekte uzman olur; fakat diğer birçoklarında eli boş kalır.Dünyaca malûm olanların bile hepsini bir insan beyninin kavraması imkânsızken, dünyaca bilinmeyenlerin ne kadarının bilinebileceğini bir düşünürseniz, siz de bunu anlarsınız.
Çok eski zamanlarda yaşayanlar muhakkak ki sizin maruz kaldığınız engellerden çok azına rastlamışlardır. Yüzyıl ilerledikçe, medeniyet arttıkça hayata bağlılık ve ruhsal kudretlerin kendi gelişmelerini göstermelerindeki zorluk da o oranda artar. Tabii bu güçlükler içinde eskilerin vardıkları derecelerin yarısına bile varmak çok büyük bir başarıdır. kADRİ / 23.7.1947
Reklam
Basit realitelerin anahtarları sendedir; Başkasına sorma, herkesi yorma! Senden daha ileride olduklarını zannettiğin kimseleri, Gökyüzünde arama! Hiçbir şey senden uzakta değildir
Kendi fikrinden, kendi bilgisinden bir kelime bile eklemeden yüzlerce önce kabul edilmiş bir teoriyi bugün aynen kabul etmek ilerleme değil, o kadar yıl geri gitmektir.
Sayfa 102
Kelimeler kısırdır, nağmeler sınırlıdır. Sınırsızlık sana ancak seziş kanalı ile gelmektedir. Sezerek gör! Sezerek işit! Sezerek anla! İnsanların maddelerinden ruhlarına süzül, oradaki cevherleri tanı!
Öyle kimseler vardır ki; Yalnız dinlemeyi tercih ederler, anlamak için, Etrafını dinler, tabiatı dinler, nihayet kendini dinler; Dinledikçe anlar, anladıkça öğrenir ve tekâmül eder. İnsanları dinle! Dinlemeden anlamak mümkün değildir. İyi anlaşmış insanlar sana hep örnektir: Onlar birbirlerini dinledikleri için anlamışlar ve anlaşmışlardı
Reklam
Sonunda tabiatın kendisine iade edeceğin malını, Tabiatın malı olan insandan esirgeme! İnsanlara istedikleri kadar, isteyebilecekleri kadar ver! Sana da veriliyor… Ver ki her verdiğin damlanın arkasından şelaleleri karşıla! Dayanabileceğin kadarını al! Aldığın oranda ver! Hiç ama hiç esirgeme; Çünkü bu, sana, tükenmek bilmeyen bir kaynaktan gelmektedir.
Yapılan işlerde gelecek hazırlanır. Bunun için çalışmak ve günleri emekle doldurmak, sonuçlardan yılmamak, bir daha, bir daha gayret etmek, durmamak gerek.
Her sıkıntı çekenin yanında bir yardımcı vardır!
Sıkıntıya düştüğünüzde düşününüz! Ve size yardım edenleri hatırlayınız! Onlar sizin yanınızdadır. Bu, dünyada olduğu gibi burada da böyledir. Her sıkıntı çekenin yanında bir yardımcı vardır. Çok düşününüz! Sözle nasıl yapıyorsanız, düşünce ile de fikirlerinizi anlatmaya çalışınız... (5.5.1947 - Kadri)
Yaptıklarınız görünmeyen âlemlere de yansıyor. Size ‘herkes kendi ektiğini biçer’ demiştim. Ekiniz! Bunlar tomurcuk açacak. Meyvelerini toplayacaksınız. Burası (ruh âlemi) o tomurcukların canlandığı yerdir... (5.5.1947 - Kadri)
Arzu, nefis gibi özellikler ruhun önüne dikilmiş birer engeldir. Arzuyu ve nefsi vicdan köstekler. Bunların hangisi daha kudretli gelirse o, öbürünü atlatır ve fırlar gider; diğeri arkadan bakakalır. Bunlar ruha verilmiş birer özelliktir...
Resim