Türkiye'de Devlet ve Sınıflar

Çağlar Keyder

Türkiye'de Devlet ve Sınıflar Sözleri ve Alıntıları

Türkiye'de Devlet ve Sınıflar sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de Devlet ve Sınıflar kitap alıntılarını, Türkiye'de Devlet ve Sınıflar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Osmanlı devletinin Avrupa siyasi sistemine katılması 18. yüzyıla kadar gerçekleşmemişti. O zamana kadar Osmanlı İmparatorluğu bir korku ve merak kaynağı olmuştu, ama her şeyden önce, ancak savaş kaçınılmaz olduğunda mücadele edilecek yabancı bir güçtü.
Faşizm kategorisi, siyasi diktatörlük ve işçi sınıfının baskı altında tutulmasına indirgendiği takdirde, parlamenter olmayan bütün kapitalist rejimlere yapıştırılabilecek bir etiket olur.
Sayfa 138Kitabı okudu
Reklam
Hanedan, 1909’dan sonra yokolma raddesinde zayıflamış ve halifenin kişiliğinde sahip olduğu dinsel konumu da “Arapların ihaneti”yle yıkılmıştı. Hanedan hiçbir zaman kendini millî bir hanedan olarak görmemiş ve göstermemiş olduğundan, ideolojik vesayetinde ancak dine dayanabilirdi. Bununla birlikte, dinî düzen içinde Padişah ve sarayın pek belirli olmayan bir yeri vardı. 19. yüzyılda dinî kurumlar gittikçe politikleşmiş ve hanedandan uzaklaşmıştı. Ayrıca, dinî kurumların bir bütün olarak reform düşüncesine karşı olması da söz konusu değildi.
Türkiye’de yabancı sermaye yatırımlarının nispeten az olmasının nedeni geleneksel olarak bürokrasinin antipatisine bağlanmıştır. Gerçekten de, Maliye Bakanlığı, Türk Parasını Koruma Kanunu’na ilişkin mevzuatı kullanarak, yatırım izinlerini ve kâr transferlerini geciktirebilir veya önleyebilirdi.
Kapitalist bir ekonomideki klasik kriz eğilimleri iki temel sonuçtan birini verir: Düşük tüketim –pazardaki talep yetersizliği– veya azalan kâr oranı –üretici yatırımın yetersizliği–.
Kitleleri harekete geçiren grubun iktidar blokunun eski üyeleri olan ve artık olgunlaşan burjuvazi olduğuna hiç şüphe yok; popülist bir zaferden de muhtemelen en karlı çıkacak olan yine bu kesimdi.
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Türkiye’nin bugünkü sınırları içinde yaşayan her beş kişiden biri gayrimüslimdi; savaştan sonra ise bu oran kırkta bire düştü.
Sayfa 103Kitabı okudu
...restorasyoncu saray kadroları ve Padişah, kitleler üzerinde yaklaşık yarım yüzyıldır hiçbir yönetimin sağlayamadığı bir ideolojik başarı elde etti. Bu başarının bir nedeni, iktisadi dönüşümlerin esas olarak durağan olan düzeni bozmuş olmasıydı. Üstelik, şehir küçük burjuvazisi alelacele aktarılan meşrutiyet eşitlik ilkelerine ısınmamıştı. Onların gözünde bu ilkeler ticaret çevrelerinin (ve gayrimüslimlerin) acil ihtiyaçlarına cevap veriyordu. Bu şartlar altında, yukarıdan aşağıya yayılan ve dini gerekçelerle de desteklenen muhafazakarlığın güven tazeleyici olduğu düşünülebilir. Bu durum, halk arasında bugüne kadar devam eden başka şekilde anlaşılması güç olan Abdülhamit sevgisini de açıklar.
Sayfa 71 - 72Kitabı okudu
Demokrat Parti’nin 1950’de iktidara gelmesi, hangi açıdan bakılırsa bakılsın Türkiye tarihinde esaslı bir dönüm noktasıdır. Halk ilk defa seçmen olarak kendi siyasal tercihini dile getirmiş ve yüzyılların devletçi geleneğine karşı oy kullanmıştı.
İktisadi büyüme, istenen toplumsal dengeleri kurmak için yeter şart olarak görülmüş ve kalkınma formülü bölüşüm ve diğer kaygıların yerine geçmişti.
Sayfa 245Kitabı okudu
Reklam
1971 müdahalesi sivil toplumun hukuk sistemindeki formel temellerinin her an ortadan kaldırılabileceğini de gösterdi.
Sayfa 241Kitabı okudu
Partiler arası rekabet her şeyin üstünde önem kazanarak toplumun hareket alanını iyice daralttı. Hem solda hem de sağda, siyaset sırf iktidara gelmenin bir yolu olarak görüldü, demokrasi ise oy toplamanın dar sınırları içinde yorumlandı.
Sayfa 241Kitabı okudu
Türkiye’de ise 1969’a kadar her yıl, ödemeler dengesinde ihracattan sonra tek başına en büyük öneme sahip kalem, ABD iktisadi ve askeri yardımıydı. 1969’dan sonra işçi dövizleri ilk sırayı aldıysa da, Amerikan fonlarının önemi devam etti ve bu fonlar 1974’e kadar ticaret açığının hemen yarısını karşıladı.
Sayfa 218Kitabı okudu
1960'a varıldığında kapitalizme özgü sınıf çatışması, toplumsal dinamiğin bütünlüğü içinde hala ikincil önemdeydi.
Sayfa 176Kitabı okudu
1945’ten beri Türkiye, Sovyetler Birliği sınırında Batı’nın sadık bir ileri karakolu görevini istekle üstlenmişti. Menderes hükümeti DP’nin bağlılığını daha büyük bir gösterişle kanıtlamak için, önce Kore’ye asker yolladı, NATO’ya katılmakta ısrar etti, sonunda da ABD’ye askerî üsler verdi. ABD’nin siyasal ve askerî yayılmacılığı Türkiye’nin işbirliği isteğiyle birleşince, Amerikan nüfuzu hızla arttı. Sokaklarda görülmeye başlanan Amerikan askerlerini taklit etmek moda oldu. Amerikan elçiliğine ve yardım kuruluş yetkililerine neredeyse genel vali statüsü verildi.
74 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.