You can find Oldest Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi books, oldest Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi quotes and quotes, oldest Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi authors, oldest Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi reviews and reviews on 1000Kitap.
Osmanlı devletinin halka karşı görevi İslam ilkelerinin ışığında 'koruyucu' olmak ve 'güvenliği' sağlamaktır. Bu durum, ortaçağda yaygın 'Patrimonyal' devlet anlayışının Osmanlılara ve İslama özgü bir çerçevedeki uzantısı olarak nitelenebilir.
Bu açıdan incelendiğinde, bizdeki Batılaşma hareketleri, hâkim zümrelerin kendi çıkarlarını sağlama almak için giriştikleri ve bu çabalarında Avrupa'dan destek gördükleri bir tercih şeklinde belirmektedir.
Cumhuriyetin kuruluşuna kadar bürokrasi egemenliğini hem fiilen hem de şeklen sürdürmüştür. İktidar, özünde, burjuvalarla bürokratların ortak malıdır ama, gereğinde, kendi tercihini yaptıran ve öne çıkan, bürokrasidir. İktidarın iç dengesinde bürokrasi ağır basmaktadır. Karar ve icra organları, bürokrasinin tekelindedir. Devletin 'militarist' _dolayısıyla bürokratik_ özelliği, burjuvaya rağmen aynen devam etmektedir. Cumhuriyetle bu denge görünümde değişecek ama 1950'ye kadar kendini sürdürecektir.
İlk insanların nasıl topluluk oldukları, hayatlarını devam ettirebilmek için nasıl birleşip, görev bölümü yaptıklarına kısaca değinerek başlayan eser;
Osmanlı toprak sisteminin güzelliklerinden, devlete sağladığı yararlardan ama aynı zamanda çok ayaklı hassas dengesinden bahsederek devam ediyor.
Hassas dengelerin bozulmaya başlamasıyla birlikte geri kalmışlığımız da başlıyor. Avrupa'da Derebeyik-Burjuva-Sanayileşme-Sömürge ve nihayetinde gelen gelişmişlik günleri yaşanırken bizde aynı dönemde yeni yeni derebeylik düzeninin başlamasına sebep olan bu bozulma aslında bize batıyı neden takip etmememiz gerektiğinin de mesajını veriyor.
Ekonomik alandaki birçok çıkmazımızın ve gelişim alanındaki bocalamalarımızın nedenlerini göreceğiniz harika bir çalışma olmuş.
Dilindeki sadelik ve anlatımda ki akıcılık ise kitabı kısa sürede bitirmenizi sağlıyor.
Türkiye ile öteki geri kalmışlardan herhangi birini yan yana koysak, arada tarihin ve kültürün yarattığı büyük farklılık olacaktır. Ancak, geri kalmışlığın incelenmesinde, toplumun tarihi gelişme sürecinde aldığı yol ve başlangıç noktasıyla vardığı yer önemlidir. Bu açıdan, Türkiye bir Mozambik'ten, Kongo'dan, Guatemala'dan çok daha geri kalmıştır. Çünkü Mozambik her zaman aynı Mozambik olmuştur. Kongo aynı Kongo, Guatemala aynı Guatemala. Türkiye ise belirli bir dönemde öteki ülkelerle kıyaslandığında en ileri bir noktada gözükmektedir. Sonra gerilemeye başlamış, gerileye gerileye günümüze, aynı kıyaslama yapılınca çok arkada gözüken bir yere varmıştır. Yani, kavramın dinamik anlamıyla, tam bir geri kalmış ülkedir.