1980’ler, günümüzde tüm simgeleri ile "hem sev, hem nefret et" türü iç gıcıklamalara açık bir "nostalji" objesi olarak yeniden tüketime sunulmuş bir dönem...
Bu dönemin günah keçisi ise o yılların albümsüz, Türkçesiz veya Türkçeyi yeniden keşfeder gibi, güvensiz, coşkulu, umutlu ve de hayal kırıklığıyla dolu gençleriydi.
Geçmişin sentezlerinden beslenmektense, batıyı yeni baştan algılama çabasıyla geçen yıllar...
Dünyayı değiştirme gibi bir ideali içinde barındırmasa da bireysel anlamda kendini değiştirmeyi, dönüştürmeyi öğreten yıllar... Bu anlamda, gerçekçi olmak başından beri kendilerine tebliğ edilmiş gençlerin, bu hali bir veri kabul edip, imkânsızı kollamayı öğrendikleri bir dönemdi 80'ler...
Ne mutlu ki, onlar karambole de gitseler, çabalamaktan geri durmadılar.
Münir Tireli, Türkiye'de grup müziğinin tarihine kaldığı yerden devam ediyor; ama bu seferki metamorfoz değil sanki...
-Arka Kapak-