Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

1789'dan Günümüze

Türkiye'de Ordu ve Siyaset

William Hale

Türkiye'de Ordu ve Siyaset Sözleri ve Alıntıları

Türkiye'de Ordu ve Siyaset sözleri ve alıntılarını, Türkiye'de Ordu ve Siyaset kitap alıntılarını, Türkiye'de Ordu ve Siyaset en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
OSMANLI İMPARATORLUĞU: PATRİMONİALİZM VE PRAETORİANİZM
1950'lerdeki ve 1960'lardaki torunları gibi 1876 ve 1908'in darbecileri de, amaçları bakımından bölünmüşlerdi - 1876'da muhafazakârlar ve anayasalcılar olarak, 1908'de muhafazakârlar, liberaller ve ittihatçılar olarak. 1908'den sonra, Mahmut Şevket Paşa gibi, salt muhafız durumuna getirerek orduyu depolitize etmeye çalışan komutanlarla orduyu "yönetici" bir güce dönüştürmek isteyen Enver Paşa gibi aktivistler arasında bir bölünme daha ortaya çıktı. Bu bölünme, 1960-1961'de ve (daha bulanık olmak üzere) 1971'de de görüldü. Sonuç olarak 1914-1918'in asker-sivil ortak yaşarlığı, Ortadoğu ve diğer yerlerdeki bazı modern devletler de karşılaşılan asker - sivil koalisyonların kimi özelliklerine sahiptir.
Sayfa 357 - Alfa | TarihKitabı okudu
12 MART REJİMİ: SONUÇLARI VE DEĞERLENDİRME
1972-1973 yıllarında sıkıyönetim, terörü bastırmayı ve günlük yaşamda kanun ve düzeni makul ölçülerde sağlamayı başardı. Böylece Türkiye'ye siyasi şiddetten kurtulup nefes alma imkanı verildi. Ne var ki, bunun dışında, 12 Mart rejiminin sicili, geriye dönüp bakıldığında sefil bir başarısızlık gibi görünüyor. Muhtırada komutanlar, "güçlü ve güvenilir bir hükümet"in kurulması çağrısında bulunmuşlardı. Ne var ki, Türkiye 33 ay süresince 4 tane zayıf koalisyon hükümetiyle idare edildi. Muhtıra "reform kanunları"nın uygulanmasını istemişti; "reform" sözcüğünün en gerici yorumu dışında, bunlardan hiçbiri fiilen yürürlüğe konmadı. Her şeyden öte, sıkıyönetim yetkililerinin yaptığı kitlesel tutuklamalar, işkenceler ve sansür, damaklarda acı bir tat bıraktı.
Sayfa 257 - Alfa | TarihKitabı okudu
Reklam
DARBEYE GİDEN YOL, 1945-1960
1950 seçimlerinden birkaç ay önce, CHP içindeki önde gelen liberallerden Nihat Erim, İstanbul'daki Birinci Ordu Komutanı General Asım Tınaztepe'nin çok partili siyasete geçişten endişe ettiğini İnönü'ye bildirdi. Bunun üzerine İnönü, liberalleşmenin önemli olduğu ve siyasetin dışında kalmaları gerektiği konusunda ikna etmek üzere Tınaztepe ve diğer generallerle görüştü. Sık sık tekrarlanan bir anlatıma göre, seçimlerden hemen sonra dört üst rütbeli komutan İnönü'ye gelip sonuçların iptali için bir darbe yapmayı önerdi (dört komutanın kimler olduğu ve ne kadar destekleri bulunduğu belli değil). İnönü öneriyi kesinlikle geri çevirdi.
Sayfa 131 - Alfa | TarihKitabı okudu
MUTLAKİYETE GEÇİŞ, 1909-1913
Kasım 1913'te, Osmanlı ordusunu ıslah etmek üzere Alman askeri misyonunun başkanı olarak Türkiye'ye gönderilen General Liman von Sanders'e Kaizer II. William şunu öğütlüyordu: ''Türk subaylarının saflarından siyaseti çıkart. En büyük kusuru siyasi faaliyetidir." Teoride Kaizer'in öğüdü hayranlık vericiydi; fakat çok geçti. Birinci Dünya Savaşı'nın arifesine gelindiğinde Türk ordusu siyasi bataklığa, çıkamazcasına batmıştı.
Sayfa 81 - Alfa | TarihKitabı okudu
ASKER SİVİL UZLAŞMASI, 1963-1968
1957 ile 1963 yılları arasında Türkiye, darbe, karşı-darbe, komplo ve subay tehditleriyle sürekli başı belada olan tipik Latin Amerika ya da Ortadoğu'nun muhafız devletleri durumuna düşmeye çok yaklaştı. 1963'ten sonra, sivil hükümetle Silahlı Kuvvetler arasında bir uyuşma geliştirildiği için tehlike geçmiş gibiydi - en azından o an için.
Sayfa 214 - Alfa | TarihKitabı okudu
ASKERİ ÇÖZÜLME SÜRECİ
Anayasa'ya göre Genelkurmay Başkanı'nın hâlâ Savunma Bakanlığı'na değil, Başbakan'a karşı sorumlu olması önemli bir faktördü. SHP, birkaç yıldır bu ilişkinin değiştirilmesini önermekteydi; fakat Genelkurmay'ın Savunma Bakanlığı'na bağlanmasının orduyu politikacıların aleti haline getireceği korkusu, pratikte bakanlığı savunma politikasını belirleyenden çok ordunun sekreterlik hizmetlerini yerine getiren düzeyine indirgemek anlamına geliyordu. Yine de, 1990-1992'nin olayları, sivil denetim modeline tedrici bir geçiş olabileceğinin belirtileri gibiydi.
Sayfa 345 - Alfa | TarihKitabı okudu
Reklam
JÖN TÜRKLER VE DÜŞMANLARI: 1908-1918
Devrimin ilanından sonra, Türkçe ve Rumca yazılmış devrim mesajlarını ileten posta kartları dağıtıldı: “Yaşasın Vatan! Yaşasın Millet! Yaşasın Hürriyet!” Peki vatan neydi, millet neydi?
Sayfa 71 - Alfa | TarihKitabı okudu
AYDEMİR'İN SON ÇABASI: 20 MAYIS 1963
Sunay, Silahlı Kuvvetlerin hâlâ hükümetin emrinde olduğunu doğrulayan ve "Talat'ın 3-5 adamı hüsrana uğrayacaktır... cezalarını göreceklerdir” diyen başka bir duyuru için Etimesgut aktarıcılarını kullandı. Öğleden sonra saat 3:30'da, hemen teslim olmamaları halinde havadan saldırıya uğrayacakları konusunda isyancıları uyardı. Bu tehdit, Eskişehir hava üssünden kalkan jetlerin Harp Okulu'nu taramadan önce uyarı bildirileri bıraktığı şafak vakti gerçeğe dönüştürüldü (uçakları hükümetin elinde olan bazı binalan da yanlışlıkla bombaladılar ve bu durum Aydemir'in bu binaların kendi safında olduğunu sanmasına neden oldu). 7:30 sularında Aydemir ve arkadaşları Harp Okulu'nu arka kapıdan terk ettiler. Bir taksiye binip evlerine gittiler. Aydemir dostu Mustafa Pakoba'nın evine gidip uyudu. Beklenildiği gibi ve alışılagelmiş bir şekilde, öğle vakti evin kapısını çalan sıradan bir polis memuru tarafından tutuklandı.
Sayfa 212 - Alfa | TarihKitabı okudu
GEÇİŞ VE MEYDAN OKUMA: 1987 - 1993
Bir kadının Başbakan seçilmesi, Müslüman bir ülkede kendi başına önemli bir dönüm noktasıydı. Bayan Çiller, göreli olarak genç, liberal ve hem politika açısından hem kültür açısından sıkı bir Batı yanlısıydı. Dahası, Demirel'in Cumhurbaşkanlığına seçilmesi, Türk siyasetinde sivilleşmenin başka bir işareti olarak görülebilirdi. İki kez generaller tarafından iktidardan uzaklaştırılan bir adam, şimdi onların üstünde, devletin en üst kademesindeydi. Yeni bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan seçme süreci, geçmişle karşılaştırıldığında, pürüzsüz ve demokratik kurallar içinde gerçekleştirilmişti. Türkiye hâlâ şahlanan enflasyonla yüz yüzeydi ve Kürt sorunu, en ciddi iç çatışma olarak duruyordu. Bununla birlikte, başka bir askeri müdahale olasılığı, ülkenin savaş sonrası tarihinde her zamankinden daha uzak bir olasılık olarak görülüyordu.
Sayfa 336 - Alfa | TarihKitabı okudu
SİSTEMİ ETKİLEYEN PARÇALANMA, 1977-1980
İki büyük partinin lideri Demirel ve Ecevit, ortak anarşi düşmanına karşı birleşmek yerine birbirlerini suçlamaya devam ettiler. Birbirlerinin iktidara geçişini engellemek için terörü bastırmada çıkarı olmayan aşırı akımların desteğine bağımlı azınlık hükümetleri ya da zayıf koalisyonlar kurmayı tercih ettiler.
Sayfa 276 - Alfa | TarihKitabı okudu
47 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.