Türkiye'nin Uzun On Yılı

Tanel Demirel

Türkiye'nin Uzun On Yılı Posts

You can find Türkiye'nin Uzun On Yılı books, Türkiye'nin Uzun On Yılı quotes and quotes, Türkiye'nin Uzun On Yılı authors, Türkiye'nin Uzun On Yılı reviews and reviews on 1000Kitap.
Cumhuriyet rejiminin siyasal iyi anlayışı modernist, Batılı, “muasır medeniyeti” milli devlet formasyonu içinde Türkiye‘ye taşımak temeli üzerinde şekillenmektedir. İnsanın kendi kaderine hakim olabilecek fikrine dayalı “yeni bir onur anlayışı” yerleştirilmeye çalışıldı; dini geleneksel kültür ve buna dayalı gelenekler, modernlikle bağdaşması mümkün olmayan etnik aidiyetler, ortaçağ kalıntıları olarak algılandı. Haklardan ziyade devlete/millete karşı sorumlulukları öne çıkaran bir vatandaşlık kavramlaştırılması benimsendi. Devletin ekonomik/toplumsal/siyasal hayatı elden geldiğince kontrol etmesi felsefesi yankı buldu. İlerlemenin temeli olan bilimi engellediği düşünülen hurafe İslâma karşı tedbirler alınırken, Türk etnik kimliğini merkeze alan seküler milliyetçilik, geleneksel değerlerin yerini alabilecek yeni bir kolektif inanç gibi sunulmaya çalışıldı. Bir yandan millet idealize edilirken, diğer yandan da, milletin görünür somut fertleri, ideal kavramlaştırmalara uymadıkları gerekçesiyle küçümsendiler, kınandılar. Nobert Elias Güce sahip olan grupların, güce sahip olmayan diğerlerine kıyasla kendilerini “insan olarak da daha iyi” olduklarına inanma eğilimi içinde olduklarını söylerken önemli bir noktaya temas eder.
Erken Cumhuriyet Dönemi
Siyasi iktidarın meşru olduğu İslami normlar ve Osmanlı hanedanına itaat gereğini değilde, milleti temsil iddiasına dayandırıldı. Bu Siyasal bir devrimdi. Saltanat ve hilafetin kaldırılması ve takip eden diğer reformların arkasında güçlü toplumsal sınıf ve gruplardan ziyade, ülkeyi işgalcilerden temizlemiş olmanın getirdiği prestij ve kendine güven ile harekete geçen askeri/sivil bürokrasi vardı.
Sayfa 30 - DemokratikleşmeKitabı okudu
Reklam
Rejim değişikliğini destekleyenler iktidara el koyma eylemini darbe olarak nitelendiremeyecek, “devrim”, “ihtilal”, “inkılap” ya da “harekât” gibi olumlu çağrışımları olduğu düşünülen kavramları tercih edeceklerdir.
Sayfa 16 - GirişKitabı okudu
Demokratik rejimi tercih edilir kılan, hem temel hak ve hürriyetlerinin daha iyi korunabilmesine imkan verebilmesi hem her türlü eşitsiz ilişkiyi görünür (dolayısıyla eleştirilebilir) kılarak düzeltme önünde adımlar atılmasının önünü açabilmesi hem de yöneticilere hesap sorabilmeyi -değişen derecelerde de olsa- mümkün kılabilmesidir.
Sayfa 13 - GirişKitabı okudu
Siyasal Rejim
Siyasal rejim kavramı, merkezi/siyasi iktidarın kimler tarafından ve nasıl kullanılacağına ilişkin düzenlemeler bütününü ifade eder. Siyasi rejim denildiğinde merkezi iktidar mücadelesinin kuralları ile birlikte, devletin/merkezi iktidarın nasıl örgütleneceğini, yönetme iddiasını taşıdığı toplumla ne türlü bir ilişki kuracağını belirleyen hukuki/kurumsal yapılar akla gelirse de, siyasi değişim sadece şekli/formel kurallardan ibaret değildir. Weberyan tanımıyla devlet, belli bir coğrafyada yaşayan insanlar üzerinde güç kullanma tekeline sahip olma iddiasında bulunan organizasyon ya da hiyerarşik organizasyonlar bütünüdür. Siyasi rejim devletin güç kullanma yoluyla düzeni sağlama işlevini nasıl yerine getireceği ile ilgilidir. Her merkezi iktidar ya da devlet belli toplumsal ilişki ağlarını ve kaynak dağılımına ilişkin bölüşüm örüntülerini korur, bunlardan beslenir. Her siyasi rejim hassas dengelere dayalı, kırılgan bir uzlaşmayı ifade eder. Siyaset biz/onlar ayrımı ile birlikte grupların çıkar, algılayış, inanç farklılıklarından kaynaklanan çatışma potansiyelinden beslenir. Çıkar ve inanç farklılıkları da verili olmaktan çok bizatihi siyasal süreç içinde oluşturulurlar.
Sayfa 10 - GirişKitabı okudu
Demokrasi, milli irade ve kalkınma söylemleri ile yeni dünya düzeninin yarattığı fırsatları değerlendirmeye soyunan DP’nin Cumhuriyet ve modernleşme karşıtı bir hareket olmadığı gibi, otoriter/devletçi devlet ve toplum tasavvurundan beslenen otoriter eğilimlerine rağmen tek parti diktatörlüğü kurmak gibi bir niyetinin de olmadığını savunuyor. 27 Mayıs darbesinin ne dar anlamda sosyal ekonomik çatışmalar ne de etnik ve etnik/dini çatışmaların bir sonucu olmayıp, yaşam tarzı açısından birbirlerine benzemekle beraber, bir dereceye kadar farklılaşmış toplumsal kesimlere hitap eden ve bunu farklı modernleşme anlayışları söylemi çerçevesinde dile getiren iki farklı elit bloku arasındaki iktidar mücadelesinın bir tezahürü olarak görülmesi gerektiğini de ifade ediyor.
Sayfa 9 - GirişKitabı okudu
Reklam
Geri14
50 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.