Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cumhuriyet Dönemi Öncesinde

Türkler

Yılmaz Öztuna

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
''Ey Türk Oğuz Beyleri! Üstten gök çökmedikçe, alttan yer delinmedikçe, bil ki, Türk milleti, Türk yurdu, Türk devleti, Türk töresi bozulmaz. Ey Türk milleti! Kendine dön! Su gibi akıttığın kanına, dağlar gibi yığdığın kemiklerine lâyık ol!'' Bilge Kağan
“İstanbul’a girdikten 80 yıl sonra Paris’e giren ve oradan Fransa’ya yayılan kahve, Fransızlar’ın gündelik hayatına Türkler’in hediye ettiği nesne oldu. Birkaç yıl sonra başka bir Türk elçisi de aynı şeyi Viyana’da yaptı. Almanlar, kahveyi, Süleyman Ağa’dan birkaç yıl sonra Viyana’ya giden Türk elçisi Mehmed Ağa’dan öğrendiler.
Reklam
“Hele Baltacı ile Katerina’nın buluşmaları hakkındaki dedikodu, bir masaldan ibarettir. Katerina, ne Rus ordugâhından çıkmış, ne de Serdâr-ı Ekrem veya başka Türkle yüz yüze gelmiştir. Mücevherlerini, Başbakan Baron Şafirof’la Türkler’e yollamıştır. Esasen Baltacı’nın Katerina ile buluştuğu söylentisi yeni bir şeydir ve o zamanki hiçbir Türk ve Avrupalı kaynakta bu rivayet yoktur. Prut seferi sırasında gerek Türkler’in, gerek Ruslar’ın günlük not hâlinde tuttukları rûz-nâmeler, iki taarftan savaşa katılanların yazdıkları raporlar ve hâtıralar, elimizdedir. Bunların hiçbirinde müstakbel Çariçe ile Sadrâzam’ın buluştukları hakkında bir şey yoktur. Prut seferinden hemen sonra, Baltacı Mehmed Paşa’yı düşürmek için, çeşitli iftiralar yapıldı. Bu faaliyete katılanların başında Türkiye’de misafir bulunan İsveç kralı Türkler’in "Demirbaş Şarl" dedikleri XII. Karl ile Kırım Hanı vardı. Sonradan bazı romancılar, bir Baltacı-Katerina buluşması tasavvur ettiler ve bu hayalî buluşma, ilmî olmayan kitaplarda da yer aldı.”
“Büyük Türk Hakanı sıfatıyla Karahanlı tahtında oturan Satuk Buğra Han’ın yüzlerce, hattâ binlerce yıllık Gök Tanrı dinini bırakması, şahsen Müslüman olmakla kalmayıp, bu dini Türk imparatorluğunun resmî dini ilân etmesi, yüzyıllar süren bir gelişmenin, yüksek millî ve siyasî menfaatlerin eseriydi. Asla bir anlık bir olay ve tek kişinin kalbine doğmuş bir ilham değildi. Bu fikrimizle Saltuk Buğra Han’ın Türk tarihindeki emsalsiz değerini küçültmek istemiyoruz. Türkler, Müslüman dinini samimî olarak, kendi istekleriyle, hiçbir zorlama ve dış baskı olmaksızın kitle halinde kabul edince, tarihlerinin yeni bir devresine ayak basmış oluyorlardı. Bu yeni devre, X. asırdan önceki asgarî 1.200 yıllık devreden daha da şanlıydı. Müslümanlık, Türk millî bünyesi için uygun bir dindi. Türkler, Müslüman olmak suretiyle Türk’lüklerini kemâle erdirmiş, âdeta tamamlamışlardı.”
“Osmanlı Türkleri, Amerika’nın keşfi tarihinden başlayarak, Atlas Okyanusu’na ilgi duydular. Pîrî Reis, XVI. asrın ilk yıllarında Amerika’dan bahsetmiş, hattâ iki büyük Amerika haritası çizmiştir. Arzın yuvarlak olduğunu Türk bilginleri arasında ilk defa açıkça ileri süren Pîrî Reis’in Amerika haritaları, aynı yıllarda Avrupa’da çizilen Yeni Dünya haritalarından çok daha doğrudur. Bütün Batılı bilginler, bu noktada birleşmişlerdir”
“Bu sırada Çar Petro, ümitsiz bir durumdaydı. Cesur bir adam olmasına rağmen, kederini unutmak için içiyor ve durumu kurtarabilecek hiçbir teşebbüs düşünemiyordu. Yalnız son askerine kadar ordusunu savunacağını söylüyordu. Sonradan Çar’la evlenen, hattâ onun ölümünden sonra tahta geçen metresi Katerina, daha azimliydi. Mücevherlerini ve orduda ele geçirebildiği değerli şeyleri toplamış, Türkler’e yollamıştı. Olayların gidişinden, Ordu reîsülküttâbı Ömer Efendi ile sadâret mektupçusu yani özel kalem müdürü Osman Ağa’nın, bu hediyelerin önemli bir kısmını şahısları için rüşvet olarak aldıkları anlaşılmaktadır. Tereddütte olan Baltacı Mehmed Paşa’yı, düşmanın sulh şartlarına kandıran ve Çar’ı yok etmek veya esir almak teşebbüsünün kötü sonuçlar verebileceğini ileri süren bu iki şahıstır. Baltacı, gelen mücevherlerden şahsı için hiçbir şey almadı. Onun rüşvetle elde edildiği hakkındaki söylentinin iftira olduğu, bugün kesin şekilde anlaşılmıştır.
Reklam
“Bütün dünya tarihini günümüze kadar etkileyecek bu olay, Türkler’in Hanefî-Mâtürîdî Sünnî İslâm’ı kabûlü, 921 yılında vuku buldu.”
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.