Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir

Ali Ulusal

Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir Gönderileri

Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir kitaplarını, Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir sözleri ve alıntılarını, Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir yazarlarını, Türkler İçin ve Türk Yurtları İçin Nazım Hikmet Vatan Hainidir yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müthiş idealist ve moskof oğlanı nazım hikmet nasıl hızlı ve yahşi bir azılı komünist olduğunu yır tipi yazısında “Şarklı ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti” ismini verdiği satırlarından bir kısmını aşağıya alıyoruz. Ne müthiş bir sovyetçi olduğunu anlamanıza yeter sanırım: Şarklı ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Ey beni bir ihtilal gibi Feryada getiren diyar Fitil nerede göster bana Ateşlemesi benden yana Geldim senin eşiğine İhtilalin beşiğine Gözlerime nur istiyorum Şuur istiyorum Ben seni görmek istiyorum Bir sıla hasreti gibi derinledim Haydi tez ol Gözlerime nur ver Kafama şuur ver Oradakiler bekliyor beni Orada Kızıl gömleğimle görünmeliyim (7) Mel’unun gözlerini kan bürümüştü!... Bir robot vampirdi mel’un!... Gerçekleri göremediğinden gözlerine “nur” istiyordu. Şuur ile hareket etmeyen bir robot olduğndan “şuur” istiyordu ki, aklı başına gelsindi... Nurunu, şuurunu, namusunu, dinini, milliyetini,vatanını, aklını... Hulasa her şeyini kaybetmiş olan satılmış bir robottan başka bir şey değildi. Çok yazık doğrusu!...
Bu asrın nasıl bir asır olduğunu gören hırsızlar, vurguncular, soyguncular birkaç yılda köşeyi dönerek trilyonların sahibi oldular. Villaları yazlıkları, yüz-ikiyüz milyarlık lüks otomobilleri, yatları, uçakları ve elbette birçok malikâne ve fabrikaları vardır. Onlara “bey” diye hitap ediliyor, gerçi “maça” beyidirler ama yine de “bey’dirler ya. Vurguncu, soyguncu, hırsız, namussuz... v.s. Oldukları çoktan unutuldu... Yoldaş Nazım, dün olduğu gibi, bugün de, Türkiye’de senden çok daha büyük vatan hainleri; seninle hiçbir şekilde kıyas edilemeyecek kadar iğrenç yaratıklar mevcuttur... Binlerce bile değil, onbinlerce”... Yarın da olacak. Ama, senin gibi sefalet içinde ölmediler!... Burada soygun, vurgun, hırsızlık, karaborsa yaptıktan ve de Devletimizi soyduktan sonra kaşanelerinde “bey-beyefendi” olarak yaşadılar, sonra geberdiler. Halihazırda mevcut olanlar da bir gün mutlaka geberip gideceklerdir. Ve de Kıyamet Gününde sorguları senin sorgulanmandan çok daha zor olacaktır. Sen hiç olmazsa Namık Kemal’in deyimi ile: “Deme, insana malüm olmadık mana mı kalmıştır, Kemal’in seng-i kabri kalmamışsa namı kalmıştır.” kabilinden iyi-kötü bir namın kalmıştır.
Reklam
YOLDAŞ NAZIM’LA DERTLEŞME Vah vah Hikmet’in oğlu Nazım, yani nazım Hikmetof!... Yazık acıdım sana! Sen ki, iki dönme “Paşa’nın torunu idin ve de varlıklı bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da bembeyaz somun ekmeğe bakmaz iken; Moskova’da 100 dirhem (282 gr.) kara ekmek ile balık çorbasına talim etmek sana yakışır mıydı? Yazık, yazık... Şu nankör
M.H.P’li bazı bakanlar (Enis Öksüz, A. Haluk Çay, H. Yusuf Gökalp) olmasaydı, daha doğrusu Ecevitlerin hazırladıkları hükümet kararnamesine imza atsalardı; nazım hikmet’in kemikleri ve ruhu “Kıyamete”'e kadar ızdırap çekecek, Kıyamet Günü kendini ve kemikleri rahatsız edenlerden hesap soracaktı mutlaka...
Bir Sovyet-Rus vatandaşının pis kemiklerini yerden çıkarıp ne hakla Türkiye’ye getireceklerdi? Onun muzdarip ruhunu ve kemiklerini rahatsız etmek hakkını kimden aklilardı?
Rusya aşkı bu, bir platonik aşk!... Yır cinsi yazısının son iki satırında özellikle nazım yoldaş, Lenin yoldaşın işgali altındaki Asya- Avrupa ülkelerinin topraklarını -şimdilik- vatan kabul etmekte ve herhalde “Türkistan-Azerbaycan’ın ismini anmaktadır. Bunlarla Polonez Adalarının bir farkı yoktur yoldaş-Slav nazım için... İnancına göre oralara da komünizm girecek ve de oralar ve de diğer yerlerle Türkiye’de komünistleştirilerek Sovyet Rusya’ya bağlanacaktı. İşte yoldaş nazım’ın tatlı rüyası bu idi ve maalesef hayal oldu. Buna rağmen bizdeki yoldaşlar, satılmışlar bir türlü ne bu hayalin ve ne de nazım hikmeti’ in yakasını bırakmıyorlar!...
Reklam
Sakın bir daha ey ahmaklar, yoldaşlar, satılmışlar ve beyinsizler... “Nazım hikmet bir Türkiye şairidir, Türk şairidir...” diyerek kendisine iftira etmeyin, olur mu?
Bir de yurtlarımın yurdu var bu dünyada Ne Türkiye, ne Türkistan Ne Polenez adaları, ne Azerbaycan, Orası ilk yeşeren umudum... Orası ilk şafak vaktim. Onun pasaportunu taşıyorum Kağıttan değil, Vizesi yüreğime yazılı Damgası vurulu yüreğime Orası hem gözüm, Hem gözümün üstündeki kaş Oralıdır ilk yeni adımı yüz yılımın, Bütün yurtlarımın yurttaşı Lenin yoldaş... Her şeyden önce şunu belirtmek gereklidir ki, yoldaş nazım; bir komünist enternasyonalisti ve idealisti olarak bütün dünyanın komünistlerinin bütün teşkil edeceğini ve Sovyet Rusya’ya bağlanarak tek vatan haline geleceğine inanıyor ve de “Yurtlarımın Yurdu” diyerek yine Rusya’yı adres gösteriyor. O bakımdan diğer devletlere ait olan vatanları tek tek yurt kabul etmiyor. Doğrusu bu şiir cinsi yazısında bir ince zeka oyunu vardır. Şimdiye kadar incelediğimiz yazılarında bu ince görüşü doğrusu takdir ettim. Hani ne demiş atalarımız “iti öldür, ama hakkını yeme.” Bilmem anlayabildiniz mi? Bu satırları okuyan Türkiye’li yoldaş nazımcı ahmak ve satılmışlar, ne idüğü belirsizler şimdi anladınız mı yoldaş nazım’ın vatanı neresidir ve nazım hikmet hangi vatanın şairidir?
Eğer meçhûl ararsan her işin encâmı kalmıştır
Namık Kemal’in deyimi ile: Deme insâna malûm olmadık manâ mı kalmıştır Kemâl'in seng-i kabri kalmadıysa namı kalmıştır
Nazım, dün olduğu gibi, bugün de, Türkiye’de senden çok daha büyük vatan hainleri; seninle hiçbir şekilde kıyas edilemeyecek kadar iğrenç yaratıklar mevcuttur... Binlerce bile değil, onbinlerce”... Yarın da olacak. Ama, senin gibi sefalet içinde ölmediler!... Burada soygun, vurgun, hırsızlık, karaborsa yaptıktan ve de Devletimizi soyduktan sonra kaşanelerinde “bey-beyefendi” olarak yaşadılar, sonra geberdiler. Halihazırda mevcut olanlar da bir gün mutlaka geberip gideceklerdir. Ve de Kıyamet Gününde sorguları senin sorgulanmandan çok daha zor olacaktır. Sen hiç olmazsa Namık Kemal’in deyimi ile: Deme insâna malûm olmadık manâ mı kalmıştır Kemâl'in seng-i kabri kalmadıysa namı kalmıştır kabilinden iyi-kötü bir namın kalmıştır.
55 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.