Türlerin Kökeni

Charles Darwin
Goethe’nin belirttiği gibi, “Doğa bir yandan harcamak için başka bir yandan biriktirmek (artırmak) zorundadır.”
Milne Edwards’ın çok güzel belirttiği gibi, doğa, çeşitte cömert, yenilikte cimridir.
Reklam
İnsan sadece görünen dış özelliklere göre hareket edebilir: doğa, canlıya yararlı olmadığı sürece, görünüşe önem vermez.
Anneler günü kutlu olsun :D
Ana arıyı, genç dişi arıları, kendi kızlarını, doğar doğmaz yok etmeye, ya da dövüşte ölüp gitmeye yönelten o yabanıl ve içgüdüsel hınca, güç de olsa, hayranlık duymamız gerekir; çünkü bunun toplumun yararına olduğu kuşkusuzdur; ve ana sevgisi ile ana hıncı, iyi ki ikincisine doğada pek seyrek rastlanıyor, doğal seçmenin amansız ilkesine göre tümüyle aynıdır.
Doğal seçme bir türde başka bir türün özellikle yararına ya da zararına olan hiçbir şey türetemez; ama çok yararlı, hatta zorunlu, ya da başka türler için çok zararlı ama bulundukları yaratığa her durumda yararlı parçaları, organları ve salgıları gerektiği gibi türetebilir.
Çevremizde yaşayan varlıkların karşılıklı ilişkileri konusundaki korkunç bilgisizliğimiz göz önünde bulundurulursa, türlerin ve çeşitlerin kökeni konusunda birçok şeyin açıklanmadan kalmasına hiç kimsenin şaşmaması gerekir.
Reklam
Böyle hayvan duyarlılığın... :D
Ateş Ülkesi yerlilerinin kıtlık zamanlarında köpeklerini esirgeyip kocamış kadınları öldürmeleri ve yemeleri, bize hayvanlara verdikleri değeri göstermektedir.
Herhangi bir durumda son sınıra varıldığını söylemek biraz ataklık olsa gerektir; çünkü aşağı yukarı bütün hayvanlarımız ve bitkilerimiz, başka başka yollarla ve son zamanlarda büyük ölçüde iyileştirilmiştir ve bu, değişimin süregideceğini gösterir. Bugün en son sınıra ulaştığı söylenen ıraların, yüzyıllarca değişmeden kaldıktan sonra, yeni yaşam koşullarında yeniden değişemeyeceğini söylemek de daha az ataklık olmasa gerek.
Değişmiş yaşam koşulları, doğrudan doğruya oluşumun kendisini ve dolaylı olarak üreme sistemini etkilediği için değişkenliğin ortaya çıkmasında çok önemlidir. Değişkenliğin bütün durumlarda hayvanın doğal yapısında bulunan zorunlu bir özellik olması olası değildir. Soyaçekimin ve ataya dönüşün güçlü ya da güçsüz olması, değişimlerin kalımlılığını belirler. Değişkenlik bilinmeyen birçok yasanın etkisinde ortaya çıkmaktadır ve bunların en önemlisi belki karşılıklı gelişim yasasıdır.
Bu kediler sıkıntı :D
Kediler geceleri dolaşma huyları yüzünden kolayca çiftleştirilemez ve kadınlar ve çocuklarca pek çok sevilmekle birlikte, belirli bir kedi ırkının uzun süre korunabildiğini pek seyrek görürüz; arada bir gördüğümüz ırklar da hemen hemen her zaman başka ülkelerden getirilmiştir.
Reklam
Her organik varlığın geometrik bir oranda üremeye çabaladığını; her birinin ömrünün belirli bir döneminde yılın belirli bir mevsiminde, her kuşakta ya da ara sıra, yaşamak için savaşmak ve büyük kırımlara katlanmak zorunda olduğunu hep göz önünde bulundurmaktır. Bu savaşı göz önünde tutunca, doğadaki savaşın sürekli olmadığı, korkuya hiç yer olmadığı, ölümün genellikle çabuk olduğu ve en güçlünün, en sağlıklının ve en mutlunun kalımlı olduğu ve çoğaldığı kesin inancı ile kendimizi avutabiliriz.
Ondan güvercin uçuruyolar demek :D
Güvercinler eşlerine ömür boyu bağlı kalır ve bu, yetiştiriciler için büyük kolaylıktır, çünkü aynı güvercinlikte birçok ırkın bozulmadan kalmasını ve iyileştirilmesini sağlar; bu olgu, yeni ırkların türetilmesini de büyük ölçüde kolaylaştırır. Güvercinlerin çok çabuk ve çok sayıda üretilebildiğini, kötü kuşların hiç kaygısız ayıklanabildiğini, kesilip yendiğini de eklemeliyim.
En gözalıcı kuşlarımızın, bazı balıkların, sürüngenlerin, ve memelilerin çoğunda erkeklerin, güzel renkli bir sürü kelebeğin, yalnız güzellik uğruna güzel kılındığını seve seve kabul ederim: ama bu, eşeysel seçmenin sonucudur, yani, dişiler hep güzel erkekleri seçtiği için böyledir, yoksa insanoğlunun beğenisi için böyle değildir.
Tavus kuşlarını yetiştirmek kolay olmadığı ve kimse çok sayıda tavus kuşu edinmediği için; kazlar yalnız eti ve tüyü bakımından değerli olduğu için ve daha da önemlisi, onların farklı ırklarını yetiştirmeye özellikle ilgi duyulmadığı için seçmeye gidilmemiştir; bundan başka, kaz evcilleştirildiğinden beri kendini etkileyen koşullarda kendine özgü direngen bir oluşum göstermiş, ama, başka bir yerde belirttiğim gibi, az da olsa değişmiştir.
Paley’in belirttiği gibi, hiçbir canlıda onun kendisine acı ya da zarar vermek amacıyla hiçbir organ oluşmayacaktır. Her parçanın yol açtığı iyilik ve kötülük doğru olarak ölçülseydi, her birinin genellikle yararlı olduğu bulunacaktı. Bir parça, zamanla, değişen yaşam koşullarının etkisinde zararlı duruma gelirse, onda değişiklik olacaktır; ya da, bu olmazsa, o canlı, pek çok canlının başına geldiği gibi, tükenecektir.
Resim