Tut ki Kadın Yok

Joan Copjec

Quotes

See All
Filozoflar varlığın hiçbir yüklemi olmadığını, onun hakkında varolduğu dışında hiçbir şey söyleyemeyeceğimizi öne sürerken, var­lığın herkese mahsus olduğunu anlatmak isterler.... Filozofların varlığı devasadır ve varolan herkesin paylaşımına açıktır. Psikanalizde durum başkadır, çünkü orada sadece "cinsiyetli/cinsellikli varlık"tan, jouissance ile ilişkili varlık­tan bahsedilir. Peki filozofların devasa ve paylaşıma açık varlığının yerine ne koyar Lacan? Objet a'yı, ya da öznenin nüvesindeki o varlık-olmayanın zerresi olarak jouissance'ı.
Ne var ki Freud'a göre, cinsellik ya da libidinal doyum ile çalışma arasında, çalışmayı (veya eylemi) imhayla tehdit eden daimi bir antagonizma bulunur.
Sayfa 25 - Encore Yayınları, İstanbul.Kitabı okudu
Reklam
Günümüzde bedene gösterilen ilgiden vazgeçmek değil, bedeni yeniden düşünmek gerekiyor. Bu yeniden düşünme çok da köklü bir icat gerektirmiyor, zira aslında başka bir beden mefhumu tam da (çıplak) hayat bilimlerinin önerdiği mefhuma meydan okuyan bir mefhum öne sürüleli çok oldu. Bedeni "biyosiyasal" bir şekilde ölüm mahalli olarak değil, daha ziyade cinsellik mahalli olarak kavrayan psikanalitik anlayıştan bahsediyorum. Foucault'nun iddiasının aksine, psikanalizin bedeni cinselleştirmesi biyosiyaset rejimine katkı değildir; ona karşı gelir. Badiou'nun lafı ödünç alınarak şöyle söylenebilir: Psikanaliz, cinselleşmiş beden tanımıyla birlikte dünyaya dünyevileştirilmiş bir sonsuzluk mefhumu sunmuştur. Ya da, Kant'ın bir türlü dile getiremediği ölümsüz bir bireysel beden kavramı, Freud'da nihayet düşünülebilir hale gelir.
Sayfa 56 - Encore Yayınları, İstanbul.Kitabı okudu
+1
Ölümsüzlük mefhumunun tamamen helak olduğunu, aklı sekülerleştiren ve geçmişle bağları çözen Aydınlanma'nın bir zayiatı haline geldiğini zannedebiliriz; oysa işin aslı biraz daha karışıktır. Zira biz modernler usulen fani olduğumuz anlayışına bağlı olsak bile, fani olmadığımız şeklinde dile gelmeyen, gizli bir kanaat taşıyoruz
Sayfa 34 - Encore Yayınları, İstanbul.Kitabı okudu
Dişi "hepsi-değil" şeklindeki meşhur formülasyon, yani kadının tümü, "tamam''ı diye bir şey olmadığı ya da kadının Bir olmadığı şeklindeki önerme, temelde yalnızca dişil varlık sorusuna değil, bizatihi varlık sorusuna verilmiş bir yanıttır. Bir bütün halinde birleştirilmeye karşı koyan sadece dişil varlık değil, genel olarak varlıktır.
Histeri, dünyada karşılaştığı düzmeceliği hayali yollardan "sağaltmayı" dener. Freud'un "histeri sıkıştırır" deyişi, histeriğin felsefi imgelemle ilişkilen­dirdiğimiz tarzda bir şematize etme veya sentez faaliyetine bilhassa teşne ol­duğunu söylemenin özlü bir yoludur. Fallik jouissance'ın son derece gerçek yetersizlikleriyle, engeller karşısında tökezleyip soğuyan, sürekli yolunu kaybe­den heveslerin kifayetsizliğiyle, dizi dizi ruhsuz olayın yeknesaklığıyla yüz yüze kalan histerik, hayali çözümler oluşturarak, yani olayları kapsamlı, hayalperest bir şekilde kavrama yoluyla sınırlar dayatarak dünyanın dizginlerini eline alır.
Reklam
İnsanda iyiyken bile kötü olmasına yol açan derin bir fenalık görür Kant; öyle ki, insan ahlak yasasına riayet ederken bile, bunu çıkarı yüzünden yapıyordur. Erdemli bir ey­lemde bulunuyorsak, başkaları erdemimizden etkilensin diyedir; yalan söyle­meyi reddediyorsak, yalan söylediğimiz anlaşılacak diye korktuğumuz içindir, vb. Dahası Kant bunun sadece kimileri için ya da kimi zaman değil, istisnasız, evrensel olarak hepimiz için doğru olduğunu savunur.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.