Hangi toplumsal düzen hem güçlü bir biçimde çeşitli sorunları çözeceği beklentisiyle uygulandığının hem de açık ve korkunç bir biçimde başarısız olduğunun bilinci karşısında uzun süre varlığını sürdürebilir?
“…zenginlik peşinde koşmamız ve yoksulluktan kaçınmamız büyük ölçüde insanoğlunun duyguları nedeniyledir. Şu dünyadaki bütün çaba ve koşuşturma ne içindir? Açgözlülüğün ve hırsın, zenginlik peşinde koşmanın, gücün ve üstünlüğün amacı nedir? ... Bütün farklı sınıflardan insanlarda görülen bu çaba nereden kaynaklanır ve insan yaşamının durumumuzu iyileştirmek adını verdiğimiz o yüce amacıyla sağlanmak istenen yarar nedir? Görülmek, ilgilenilmek, anlayışla bakılmak, halimizden memnun olmak ve değerimizin bilinmesidir bundan sağlamaya çalıştığımız. Bizi ilgilendiren rahatlık ya da zevk değil, gösteriştir.
İnsanların büyük çoğunluğunun yaşam şartlarını iyileştirmek için öngördüğü ve arzuladığı yöntem servet artırımıdır. En kaba, en bariz yöntem budur...
Adam Smith
Spinoza’ya göre, insanların doğaları tutkular tarafından harekete geçirilme derecelerine göre birbirinden farklılık gösterir ve insan tutkular tarafından harekete geçirildiği oranda değişken ve tutarsızdır.
İnsanların tutkular nedeniyle birbirlerine yaşattıkları acıları ve kargaşayı gökten zembilleinmiş bir otoritenin bastıracağı düşüncesine bel bağlamak, bir anlamda o sorunları çözmek yerine göz ardı etmek anlamına geliyordu.
Tutkular arasında ayrım yaparak ateşe karşı ateşle savaşmak - görece daha zararsız bir kısmını kullanarak daha tehlikeli ve yıkıcı başka bir gruba karşı denge kurmak, hatta belki tutkuları böyle iç çatışmalarla, böl ve yönet yöntemiyle zayıflatmak ve evcilleştirmek mümkün değil miydi?