İsyanımı içimde daha fazla tutamayacağım bu yüzden direkt konuya giriyorum. Ya bu nasıl çeviri?!
En basitinden örnek veriyorum: "Adam dudaklarını kadının yanağına sürttü." demesi gerekiyor ama "Adam yanağını kadının dudaklarına sürttü." diyor. He? Aynı cümle gerçekten kitapta var. Bunun gibi saçma sapan bir sürü hatayla doluydu kitap. Tam iş ciddileşiyorken, kavga kıyamet kopacakken, ateşimiz yükselmeye başlacakken böyle bir hata yapılıyor. İnsanın aklında canlanan sahne de, okuduğu cümleyle paralel oluyor tabii. Adam yanağını kadının dudağına mı sürtmüş..? Ne???
Adam: "Öp lan yanağımı!!"
Kitap tüm ciddiyetini ve aksiyonunu kaybedip bir şakaya dönüşüveriyor. Bir de hiç anlaşılmayan cümleler var, onlardan söz etmeyeceğim.
Halbuki potansiyeli o kadar yüksek bir kitaptı ki. Konu o kadar mükemmeldi ki. Hele "aile bağları" işin içine girdiğinde o kadar güzelleşiyordu ki...
Kitabımızın baş karakteri ailesi öldürüldükten sonra çingenelerle birlikte başka bir ülkeye kaçmak zorunda kalan, intikam ateşiyle yanan bir Rus prensesi. Konunun güzelliği..
Okuyun gerçekten öneririm ama ingilizceniz varsa orijinal dilinde okumayı tercih edin. Benim için artık çok geç.. Bu arada, bu bir üçlemenin ilk kitabı. Okumaya devam edecek miyim? Evet. Çeviri rezilliğini göz ardı ediyorum çünkü kurgu, hikaye gerçekten okumaya değer. İyi yönünden bakalım, çevirinin bozukluğu kitaba komedi katmış.
Her şeye rağmen bir göz atın derim. Hem üçlemenin diğer iki kitabında çevirinin düzelebileceğine dair umutlarım da var.