Arkadaşlar teşekkür ederim hepinize sayenizde burada tutunamayanları sizin alıntılarınızı okuya okuya bitirdim . Her 2 kişiden birinin tutunamayanlar alıntısı paylaşması ne kadar güzel . Allah tutunanlardan etsin sizi. Allah tuttuğunuzu altın etsin. Herkesin tuttuğu kendine.. :)
“Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. tramvaydaki tutamaklar gibi. uzanır tutunurlar. kimi zenginliğine tutunur, kimi müdürlüğüne, kimi işine, sanatına. çocuklarına tutunanlar vardır. herkes kendi tutmağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. gülünçlüğünü fark etmez. kağızman köylerinden birinde bir çift öküzüne tutunan bir adam tanıdım. öküzleri besiliydi, pırıl pırıldı. herkesin, “- veli ağa’nın öküzleri gibi öküz, yoktur”, demesini isterdi. daha gülünçleri de vardır. ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: gerçek sevgiyi! bir kadın. birbirimize yeteceğimiz, benimle birlik düşünen, duyan, seven bir kadın!”
-Türk edebiyatındaki hoş enstantanelerden biri de Oğuz Atay ve Aylak Adam'ın yazarı Yusuf Atılgan arasındaki etkileşimdir kuşkusuz-
##$##yazarSeolar:i127.$$#$$
İnsan her sözü kuşkuyla karşılıyor.
Artık gerçekle düş birbirine karışıyor.
Yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz.
Tutunacak bir dalımız kalmıyor.
Tutunamıyoruz...
"Çok yükseğe çıkamam; bende yükseklik korkusu var. Kimseyi yarı yolda bırakamam; bende 'alçaklık' korkusu var. Hayatta silgim hep kalemimden önce bitti. Çünkü kendi doğrularımı yazacağım yere, tuttum başkalarının yanlışlarını sildim. Beklenen hep geç geliyor; geldiği zaman da insan hep başka yerlerde oluyor. Kimseye göstermem üzüntümü. Gündüz gülerim, geceleri yalnız ağlarım."