Bütün hayatınca konuştu. Sonunda “Tutunamayanlar” diye bir söz çıkarabildi ortaya: bir tek kelime. Çoğul bir kelime. Unutamadığı bazı insanları birleştiren bir kelime. (s. 708)
Yıllardır okumak için kendimi hazırlamaya çalıştığım ve artık zamanı geldi diyerek başladığım bir kitapsın sen. On gün boyunca beni duygulardan duygulara savuran, içimi titreten, bitmeye yaklaştıkça başa dönme isteği uyandıran bir kitapsın sen. Sayfalarının hepsini özenle, düzenle çizdim, başa döndüm tekrar okudum, sadece seni anlamaya çalıştım ve samimi olarak hissettim haykırışlarını. Yarım bırakıldığını çok duyuyordum ve o yüzden çok korkuyordum ondandır bu bekletmem. Ama biliyorum ki sen beni anlarsın. Hani kitapta annenle ilgili bir bölüm var. Annen seni dinleyeceği zaman bütün işi gücü bırakır, yemeğin altını kapatır da öyle başlarmış dinlemeye seni. Ben de elimden geldiğince öyle okumaya çalıştım işte seni.
Okudum, düşündüm, kendimi buldum sende, insanlara kızdım, samimiyetsizliklerden bıktım, normal olmak zorunda bırakılmamıza sinirlendim. Bu kitap benim için bir veda değil, başlangıçların en özellerindendi. Sevgili okuyucun seni çok seviyor Oğuz Atay...