Öncelikle, Oğuz Atay'a ve eserlerine tutunabilenler kervanına katılmaktan gurur ve sevinç duyduğumu belirtmek isterim. Yarım bırakılan kitaplar listesinde birinci sırada olmasına gönlüm razı olmuyor. Oğuz Atay okumaya Tutunamayanlar ile başlamak bana gore mantıklı bir seçim değil. Çünkü, Oğuz Atay kalemi diye bir gerçek var, başka kalemlere benzemez. Bir yerden sonra alışıyor ve anlayabiliyorsunuz. Anlamaya başladıktan sonra ise korkarak baktığınız kitaplara sarılırken buluyorsunuz kendinizi..
Tutunamayanlar; Selim'in Turgut'un "özbenliğine" "ışık" tutmasından ve Turgut'un Selim'i anlamaya anlatmaya çalışmasından oluşuyor denilebilir. Kıtabın başlangıcı kitap bittikten sonra tekrar okunduğunda çok daha anlamlı oluyor. Sanırım bu sebeple ' Sonun başlangıcı '.
Okurken zorlandığım tek yer Günseli'nin anılarını anlattığı ; 15. bölüm (460-537) oldu. 77 sayfa boyunca paragraf ve tek bir noktalama işareti yok. Yazar burada sanırım bir alt metin olarak " Tutunamayan olmak öyle kolay bir is değil sevgili okur" demek istemiş. ( Bir de şarkıların açıklamalarına, Dandini ve dastana hikayesine inanmıştım. :( ) Beni kah gülümseten kah ağlatan ve mutlaka her insanın kendisinden bir parça bulabileceği Tutunamayanlar, aslında bize de ışık olabilecek kalitede.
Dinç kalemine, yorgun yüreğine sağlik Oguzcum Atay. Biz buradayız, Sen neredesin..
"YAŞAMAYI TAKLİT EDEREK İNSAN ANCAK YIRMI BEŞ YIL KADAR YAŞAR."