kadın
bir susmalık çığlığa dayarken hasretini
geçmişini uyuttu kırık sandalyesinde !
öyle böyle değil
değil öyle böyle !
kuşluk vakti üstüne sıçradı yar sancısı
secde eden kelimeler tövbe etti sehere
kanadı, kıyama kar yağdıran imgeleri
kanadı, avucuna sakladığı bozkır üşümeleri
yok ...
öyle böyle değil
değil öyle böyle !
menekşenin boynunu kıran rüzgar mahcup
gecenin gerdanında kendini unutan yıldız mahzun
kadın
yaban bir yalnızlığın kursağında kaldı !
kimse görmedi
entarisinde asılı kalan çiçeklerin
sürgün edilişini !
kimse görmedi
alnına sürülen hüznün amentüsünü !
kadın
ardında su dökeni kalmayan öykü adın !
çoban ateşinde
Kavala açılamayan delikti
seni özlemenin adı...
bir sigaranın sensiz tükenişi
bir kına tepsisinin üşümesi
en çok da
ateşin ekmeğe sadakatiydi
içimdeki uçuruma düşe düşe
seni bulmak ...
reddediyorum
arka bahçenizde doğurduğunuz
maskelerinizi!
en çok da gölge ekip
güneşe selam biçen yanınızı reddediyorum
ah okunmamış bir kitabın sancısına
pul pul dökülen zaman!