‘’Üç Anadolu Efsanesi’’ ile Yaşar Kemal’in tarzıyla tanışmış oldum.
Kitap adından belli olduğu üzere üç efsaneyi aktarıyor bizlere; Köroğlu, Karacaoğlan ve Alageyik. Açıkçası bana bu kitabı okumadan önce Köroğlu’nun hikayesi nedir diye sorsalar, söyleyebileceğim şey; Bolu Bey’inden babasının intikamını almaya çalışması olurdu. Ama neden intikam almaya çalışır, mesele nedir bilmezdim. Efsaneyi tüm ayrıntısıyla öğrenmiş oldum ve üç efsane arasında da en beğendiğim Köroğlu’nun hikayesi oldu.
Karacaoğlan’ın hikayesini okurken biraz sıkıldım, ne yalan söyleyeyim. Ama meğerse bilmiyormuşum hikayeyi, onu da görmüş oldum. Hikayenin akışı da, sonu da hiç beklemediğim şekildeydi. Yine hikayede ara ara verilen Karacaoğlan’ın şiirlerini okumak keyif verdi. Ne de güzel yazmış…
Alageyik efsanesini ise hiç bilmiyordum, bir tek adını duymuşluğum vardı. Güzel bir hikayeye sahipmiş; fakat okurken de kahramana yapma, etme demekten helak oldum.
Kitabı okurken oturmuşum da biri bana masal anlatıyormuş gibi hissettim. Yaşar Kemal’in anlatımı gerçekten çok güzeldi. Hele yöre insanının konuşmalarının oraların ağzıyla yazılmış olması okurken çok keyif verdi. Ama dediğim gibi Köroğlu’nun hikayesinden sonra biraz sıkılmaya başladım. Belki hikayeleri ayrı ayrı, araya başka kitaplar koyarak okusaydım daha iyi olabilirdi. Ama ben de iki kitabı aynı anda okuyabilen birisi değilim.
Sözün kısası yer yer sıkılsam da Yaşar Kemal’in anlatımıyla ve yazın diliyle tanışmak güzeldi. Ayrıca halk efsanelerimizi detaylı şekilde okumuş olduğum için de ayriyeten memnunum. Keyifli okumalar dilerim…