Üç farklı hayatın,üç farklı hikayenin kesiştıği bir kitap… Üç hikayenin kesişim noktaları Ali ve aynalardır. aynalara çok değişik anlamlar yüklenmiş, kişilik değişikliklerini ya da kendi içinde kaybolma metaforunu cisimleştirmek için kullanmıştır onları.
Birbirinden bağımsız gibi gözükse de aslında aynı evin farklı odalarında yaşanan hikâyeler gibiydi üç hikâyede . Öyle ya dünya evimizse ülkeler de birer odası neticede ... Ülkeler , şehirler değişse de bazı acılar evrensel tıpkı sevinçlerin coşkusunun ortak oluşu gibi ...
İlk hikayede kalabalıklar içerisinde yalnız hisseden ve aradığı aşkı bir uzaylıda bulan Texas'li Alice'i okurken aşkın önlenemez yükselişini düşünüyor insan . Olmazları olduran , gözünü karartan ama bir sabun köpüğü gibi kısmen bomboş olup çöküveren bir hissizliği ...
Erkek bedenine hapsolmuş kadın ruhlar, aynalara hapsolmuş kadınlar, oyunun içinde kaybolmuş kadınlar... Murathan Mungan'ın gündelik yaşamda "şöyle bir bakıp geçtiğimiz" aynalara yeni anlamlar yüklediği harika kitabı. Doğru masal olmadığı gibi, doğru yer, doğru zaman, doğru kişi, diye de bir şey yoktur. var oluş, hepten bir yanlışlıktır belki de.
Üç Aynalı Kırk Oda 
Murathan Mungan
