Bazı anlarda yüzün aldığı bir ifade, sevenin belleğinde sonsuzlaşır, insan o ifadeyi her şeyden çok daha fazla özler. O yüzün sahibiyle günün birinde darıldıktan, ayrıldıktan, hatta ondan nefret ettikten sonra bile, o ifadeyi özler. Bir andır o ama bütün zamanlara siner.
Üç Aynalı Kırk Oda
D - Suskunsun, ne düşünüyorsun Celalettin?
C - Kasadaki kız!
D - Kasadaki kız?
C - "Günün birinde yazdıklarımdan bir perde çekeceğim hayatıma. Herkes kağıt üstüne yazılanları benim hayatım sanacak, ben de hayatımı saklamış olacağım böylelikle. Saklanmanın en iyi yolu fazla görünmektir, biliyor musun? Herkes seni gördüğünü sanır, sen de rahat edersin. Kasada oturan kız gibi! Herkes kasadaki kızı görür, ama kimse tanımaz."
D - Üç Aynalı Kırk Oda/Murathan Mungan
C - Hı hı
D - O vakit herkesin herkesten saklandığı bir zamandayız, herkes fazlasıyla görünür durumda. Fakat ne kadar oldukları gibi görünüyorlar işte o belli değil. Bunun nedenini anlamak zor değil aslında. Ne kadar görünür olursan, o kadar kısıtlanıyorsun. Çünkü insan için "en doğru" kendi doğrusudur. O doğruya uymuyorsan sen eğrisin.
C - Zihnimiz ilginçtir, boşluk kabul etmez. Sen ufacık bir parçanı gösterirsin onlar boşluğu algıları ile doldurur. Aslında hiçbirimiz görünmüyoruz, uygun şekilde doldurulacak boşluklar veriyoruz insanlara.
D - Peki ya sen, sen de herkesin gördüğü fakat kimsenin tanımadığı kasadaki kız gibi mi olmak isterdin?
C - Hayır, ben görünmeyen olmak isterdim. Öyleydim de zaten, senin hikayenle görünür oldum.
D - Kendi hikayen olsun istiyorsun. Ne kadar görüneceğine senin karar verdiğin bir hikaye.
C - Çok şey mi istiyorum?
D - Hayır. Herkes gibi senin de hakkın dilediğin kadar görünmek ya da görünmemek.
C - O vakit, özgür müyüm?
D - Her zaman özgürdün Celalettin.