Bir hikayenin nerede bittiğini bilmek önemlidir. İnsanlar işte bunu bilemezler; hikayenin nerede bittiğini. Çoğu zaman bilemezler... Bütün yıkımların, mutsuzlukların, üzüntülerin esrarı buradadır. İnsanların hayatlarını hikayeler yönetir aslında. Onlar, kendileri ya da kaderleri yönetir zannederler. Kader denilen şey, inandığımız hikayelerin şaşmaz seyridir yalnızca. Duydukları, dinledikleri, gördükleri, okudukları, inandıkları hikayelerin şaşmaz seyri... Hayatlarını hikayelere benzetmeye çalıştıkları için mutsuz olurlar. Hikayelere inanırlar çünkü. Hikayeleri hayatın kendisi zannederler. Bütün hayatımız hikayelerle kuşatılmışken, inanmayıp da ne yapsın zavallıcıklar? Bütün kutsal kitaplar bile hikayelerle doludur. Tanrı yeryüzüne hikaye biçiminde görünmüştür."
Bazı kadınların evden çıkmadan önce, aynalı odaların kapısını kilitlediklerinden, böylelikle, beklenmeyen ve tekin olmayan durumlara karşı korunmuş olduklarından söz ediyorlardı. Ayna tekrardır, diyorlardı. Ayna çoğaltır. Allahtan başka çoğaltanlar tekin değildir. Ayna gibi durgun sular bu yüzden tekin değildir; derindir ve boğar insanı. Kırılmış aynanın bir parçasına bakmak da günahtı, böyle yapanların hayatı parçalanır, bir daha bütünlenmezdi. Bu yüzden bir ayna kırıldığında kırık parçalarını hiç bakmadan bir kovaya toplayıp hemen atmak gerekti.
Cam kenarına oturduğum masadan
yüzüme sokağı vuran tülün gölgesinde
düşünüyorum:
yavaş yavaş anıların da terk ediyor beni
git gide azalıyor
günün birinde
birlikte
bir fincan kahve içebilmenin
sadakati
hayali
neden mümkün olmuyor
ayrılmak
yok pahasına tüketmeden her şeyi