"başka bir yok oluş benim öyküm,,, üstüne dönüp durduğum anafor der,,, kimsenin işitemeyeceği uzaklığa kadar koştum,,, çığlıklarla dolu bir dünyaya bir çığlık da benden,,, işitiliyor mu"
"Akarsu gibidir insan bilirsin kızım,,, giriverir biçimden biçime,,, öyle bir toprakta yaşıyoruz ki,,, eski bir duyguyu yeniden yaşar gibi sürekli,,,"
"akşamüstleri,,, bir kağıt parçası elde,,, pineklediğim eşikten yere itekliyor sanki beni,,, yeniden kalkışmaya çağırıyor,,, yoksa o değil kendim mi,,, belki sadece başını dayayıp cama dışarılara bakan bir bitkin adam gibi tarihine, anılarına mı bakıyor benimle,,, tam da erdemlerinden kimseyi yararlandırmamaya ahdetmiş kör bir kabusa dönüştürmüşken benliğimi,,,"
Devrimci oğlu katledilmiş bir ananın feryadıyla geçmişi kanla, acıyla, kıyımla dolu olan bir coğrafyata haykırış aslında Üç Başlı Ejderha. Bu ülkenin üç başı var, biri ateşten, biri kederden, biri de kandan, kan ateşi söndürmek için akıtıldıkça keder başı dimdik duruyor yılmadan. Tarihini yıkıp yeniden cehaletle kendine bir yalan uyduranların coğrafyası burası, o yalan uydurmalarla zafer yaratanların ve boyunları o zafer altında ezildikçe daha çok yalan söyleyenlerin coğrafyası burası.
Maraş olaylarından vahşete bizzat tanık olan Leyla Ünver'in ifadesi bulunuyor eserde, bir de mitolojiden beden bulmuş bir yazarın hikayesini okuyoruz.
Geçmişi, bireyi, toplumu, dinle tarihin yaratısını ve mitolojiyi birlikte harmanlanmış çok güçlü bir metin Üç Başlı Ejderha.
Herkese şiddetle tavsiye ediyorum.