Çok şey kaybettik belki evet; meslek, gelir, gurur, huzur, mutluluk, güven, dost, arkadaş, komşu, belki akraba...
Ama bir yandan da dostların elmas değerinde olanıyla kömür değerinde olanını öğrendik.
Gerçek dostun sadece Allah olduğunu öğrendik. Sadece O'nda çare olduğunu öğrendik.
Kadere teslimiyeti öğrendik.
Tevekküllü öğrendik.
Temiz bir vicdanın kuş gibi hafıfliğini öğrendik.
Bedenen alçaldıkça ruhen yükselmeyi öğrendik.
Zulmedilsek de zulmetmemeyi öğrendik.
İftiraya uğramanın öldürücü bir zehir oldugunu öğrendik.
Efendimiz'in Taif'te taşlandığındaki acının bir zerresine bile uğramadık belki ama yine de onun gibi "Allah'ım Sen razıysan ben bütün sıkıntılara katlanırım" demeyi öğrendik.
Her şeyi, herkesi Allah'a havale etmeyi öğrendik.
Her şeye rağmen Allah'tan ümit kesmemeyi öğrendik.
Dünya denilen şeyin beş para etmediğini öğrendik.
Parasız pulsuz kaldık ama asıl servetin Allah katında olduğunu öğrendik.
Kendi diyarımızda gurbete düştük ama asıl diyarın dâr-ı beka olduğunu öğrendik.
Velhasıl çok şey öğrendik.
İçimde korlar tutuşuyor ama dışım buz gibi. Orhan Veli'nin Anlatamıyorum şiiri gibi. Yok, Mehmet Akif'in şiiri daha uygun:
"Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyleyemem;
Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!"