-Mehmet- Ölüm peki, ölümün kesinliği karşısında yaşam anlamsızlaşmıyor mu sizce de?
-Profesör- Her sonlu şey karşıtıyla sınırlıdır. Kuru yaşla, soğuk sıcakla, yaşam da ölümle sınırlıdır. Sen ölümün, yaşamı anlamsızlaştırdığını düşünüyorsun. Oysa ölüm olmasaydı, yaşam, gerçek anlamda yaşam olur muydu?
-Mehmet- (Profesörün sorusunu sanki duymamıştır. Kendisiyle konuşur gibidir.) Yaşam ölümle sınırlı ve her yaşam er ya da geç bu sona varıyor. (Profesöre döner.) O zaman yaşamın amacı ölüm müdür?
-Profesör- "Her son, amaç değildir," der Nietzsche. Bundan bizim anlayacağımız ise şudur: Yaşamın da sonu, gerçekte amacı değildir onun. Ama zorunlu olarak her yaşam kendi ölümüne ulaşır.
-Mehmet- Peki öyleyse amaç nedir? Yaşamanın hiçbir amacı yoksa hayata nasıl anlam katılabilir?
-Profesör- Amacını sen kendin koyacaksın.
-Mehmet- Tıpkı anlamı kendimin koyduğu gibi, öyle mi?
-Profesör- Evet, onun gibi...